0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
40
Okunma

Gölgeye sığınmış bir pelerin,
Bakışları kehribar,
Dünyayı binlerce yıllık bir sırla izleyen
O minik, tüyden tanrı.
Ayak uçlarında yürüyen bir fısıltı,
Sanki yerçekimi ona işlemez.
Esnek bir yay,
Bir anda açılıp yayılan,
Sonra tekrar, mükemmel bir yuvarlakta toplanan.
Uykusu, bir sanat eseri;
Kendi ekseninde dönen sıcak bir güneş.
Bırakır kendini, bir yığın kadife,
Ve o an,
Evren, mırıltının ritmiyle nefes alır.
İhmal etme, der, bir esneme ile,
O kibirli kayıtsızlığıyla.
Senden daha fazlasını biliyorum,
Bu koltuğun sıcaklığını,
Pencereden sızan güneşin değerini.
Bazen bir avcı, gizli ve hızlı,
Tüy yumağına saldıran bir Kaplan.
Bazen sadece bir şefkat makinesi,
Sürtünür bacağına, ani ve içten.
Bir anlık sevgi dilencisi.
O, evin sessiz efendisi,
Sınırları çizen, kuralları koyan.
Gözlerinde hem vahşi doğanın bilgeliği,
Hem de sonsuz bir tembellik vaadi.
Küçük bir kedi, büyük bir gizem.
Hüseyin TURHAL