5
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
136
Okunma

Sensizliğin Rengi mi? O, varlığın sıfır noktasıdır.
Bir intiharın sessizliği, bir evrenin sessizce dağılışı, bir yasanın feshi.
Ne bir hatıra ne bir hüzün; o, düpedüz bir hiçlik.
Bıraktığın boşluk değil, benden söküp aldığın benlik.
Bu renk, felsefenin en soğuk, en keskin grisi;
Ruhumun kireçle kaplanıp, taşa dönme anı.
Sana duyulan öfke değil, o öfkenin işe yaramayışının bilinci,
Yutulması gereken, acıdan daha ağır bir gerçek.
Sen bir ışık değildin, sadece gölgemi çaldın.
Şimdi her yerim aydınlık ama kör edici bir boşlukla dolu.
Sensizliğin Rengi, en saf biçimde kurşun rengidir;
Ağırlığı omuzlarıma çöken, kaldırılması imkansız bir yük.
Bu, isyanın son durağı, kabullenişin ilk adımı.
Ne bir özlem fısıltısı, ne de bir ağıt yankısı.
Bu, seninle başlayan ve seninle bitmesi gereken her şeyin,
Sonsuza dek, zamandan ve mekandan azad edilişi.
Duvarlar kilit, nefesim kısıtlıysa da,
Bunun nedeni sen değil, bu yapıyı kuran aptallığımdır.
Sensizliğin Rengi, artık senin bir rengin değil;
O, benim bu çöküşü anlama ve adlandırma çabamdır.
Bak şimdi; sensizliğin rengi bir kalkan, bir zırh.
Beni sana değil, her şeye kapatan soğuk bir perde.
Bu renk, benim yeniden doğuşumun acı verici mührü,
Ve sen, bu tuvalde sadece silinmiş bir karalamasın.
Sensizliğin Rengi, takvimin yırttığım her sayfasıdır,
Biriken tozun altında kalmış, okunaksız bir yemin.
Geçmişi bir kuyudan çekip çıkarmaya çalışmanın beyhude çabası,
Ve her seferinde elimde kalan ıslak, kaygan bir ip.
Bu renk, hiçbir ressamın paletinde bulunmaz;
Çünkü o, pigmentlerin değil, vicdanın tükenişidir.
Aynada gördüğüm o yabancı bakışın titrek yansıması,
Bir zamanlar "biz" denen o yalanın, şimdi "ben" oluşudur.
Bütün şehir bu renkle boyanmış, bütün denizler bu renkte donmuş.
Bütün şarkılar bu tınıda, falsolu ve yırtık.
Kabul et artık: Sen bir boşluk değil, bir kara deliksin,
Işığı bile kendine çeken, asla geri vermeyen o sonsuzluk.
Bu bir çare arama sancısı değil, bu bir hüküm.
O hüküm ki, ne adil ne de insaflıdır.
Sadece sen değildin giden, benim de bir yanımı çürüttün,
Şimdi o çürüyen kısımla seni yeniden inşa ediyorum, kinimden.
Sensizliğin Rengi, bir medeniyetin sonudur;
Köprüler yıkılmış, yasalar çiğnenmiş, tapınaklar terk edilmiş.
Şimdi o kalıntılar üzerinde çıplak ayakla yürüyorum,
Hissettiğim her acı, senin zaferin değil, benim direnişimdir.
Yokluğun bir gölge değil, bir taş duvar oldu aramızda,
Yüksekliği ne kadar ölçülürse ölçülsün, aşılamayan.
Ve ben, bu duvarın dibinde yorgunluktan değil,
Bu anlamsızlığa karşı duyduğum inattan oturuyorum.
Bir nefeslik dahi olsa, vazgeçmeyeceğim bu renkten.
Çünkü o, senin hiçliğinin kanıtı, benim ise son kalemdir.
Bıraktığın enkazı, kendi mabetim ilan ettim ben;
Ve sensizliğin rengi, artık o mabetin bayrağıdır.
Ve ben, bu rengin içinde kaybolmuş olsam da,
Biliyorum; kaybetmek, asla teslim olmak değildir.
📚✒
Cemre Yaman
5.0
100% (6)