0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
85
Okunma

Karanlığı yitirdiğim yerdeyim,
kimsesizliğin ta içinde…
Bir adım daha atsam, içimdeki son umut da düşecek,
kırık bir kandilin titrek ışığı sönecek,
ve ben yine kendi geceme gömüleceğim.
Yüreğime sinen sessizlik büyüyor,
üzerime çöken bu soğuk, bir ömrün ağırlığı gibi.
Dilimde yarım kalan dualar,
gözlerimde söylenmemiş bir veda,
sanki kalbim, kendine bile yabancı artık.
Bir rüzgâr geçiyor içimden,
adını kimse bilmediğim bir sızıyla.
Dudaklarım çatlıyor, çünkü uzun zamandır
kimsenin adını fısıldamadım sevgiyle,
kimse de benim adımı çağırmadı içtenlikle.
Yoldan geçen herkes kendi hikâyesine gömülmüş,
ben ise bir hikâyenin yarım kalmış cümlesiyim.
Tutunacak bir dal ararken,
daha derine düşüyorum karanlığın,
sanki dünya beni unutarak dönüyor.
Ömrümün ağıtını kendim taşıyorum,
kimse duymadan, kimse bilmeden.
Alnımda titreyen her çizgi,
ömrümün bir savaş iziydi oysa,
ama zaferi olmayan bir savaşın.
Karanlığı yitirdiğim yerdeyim,
yüreğim ateşle buz arasında asılı.
Bir yanım koşmak istiyor sevdiğine,
bir yanım diz çöküyor pişmanlığa,
kalbim iki taraflı bir yangının ortasında.
Ve gecenin tam ortasında anlıyorum:
İnsan en çok kendine dayanamaz,
en çok kendi acısında tükenir.
Bir sırrı var yalnızlığın;
ne kadar kaçsan, o kadar sarar kaburgalarını.
Söyle, hangi dua beni buradan kaldırır?
Hangi nefes bu içimdeki yükü hafifletir?
Ben ki kendime bile anlatamadım hâlimi,
sen olsan ne fark ederdi ki—
kalbim çoktan dağılmış bir aynanın kırıkları gibi.
Ama yine de yürüyorum,
çünkü durursam tamamen batacağım.
Ayaklarım titriyor, ama biliyorum:
Her adım, içimdeki yangının
küllere doğru giden bir hatırası.
Karanlığı yitirdiğim yerde duruyorum,
içimde taş gibi çöken bir sessizlikle.
Gözlerim acıyı saklamayı çoktan unuttu,
yüreğim dizlerimin üstüne çöktü artık—
ve ben, kimsenin bilmediği en derin yerimde… hâlâ yanıyorum
5.0
100% (3)