1
Yorum
19
Beğeni
0,0
Puan
273
Okunma
söz, harita ve yol olmadığında, seni anlatıyorum.. çünkü içindeyim, sırılsıklam.. ıslak bir bahar gibi..
sonramsın/
dar vakitlerde,
kısır beklentilerimin
içinde..
sen ki
ezberlerini bozarken
yüreğimin,
neresinden tutacağı
belli olmayan
bir ağırlık gibi
gelip tuttun ellerimi.
bir kelimeni kıvırıp,
dil ucu sadakatimde
ısırırken alt dudağımın içini
seni yutkunuyordum
damlanın,
sel vakitlerinde.
nereye akacağını
bilmeyen
nehirler gibiyim,
ipleri kopmuş gemi gibi
medet umuyorum
saçlarından
avuç avuç kavrayarak
tutunmak istercesine
önce sana
zamAna sonra ki
sahiplenmeye çalışılan
şiirler gibisin.
çıkmaz sokaklarının
tüm boşluklarında
devrik ve devrilmiş
cümlelerin
içinde seni arıyorum
pencere pervazlarından
taşıyor ümitlerim.
sarmaşığım sana
sırnaşık
gök/yüzünün
saklı tuttuğu buluttan
bir atlas şimdi mevsim.
yüreğinin kapağından içeri
düştüğüm kuyuda seninle ki
sonramsın/
ve en sonumdasın.
bütün yollarımın
seninle kesiştiği,
kitabımın ayraç sadakati
yüreğimin, son paragrafı
bitmemiş sözüm.
dökülürken sen
parmak uçlarımdan.
o kayıp ruhların
hüzün bilenmiş
yamaçlarında
kıyılarında olmanın
sıcaklığı
ve ıslaklığıyla
tüm nadasa bıraktığım
acılarımı
rafa kaldırılıyordum.
geriye neyin kalacağını
düşünmeden.
sızarken çatlaklarımdan,
ışığın düşerken gölgelerime,
ne kadar hafiftik
vede ne kadar büyük.
hacim ve yer çekimi
ve ben,
simya bilmeyen bir dille.
susmuş
susamıştım
avuçlarına...
hı hı avuç içlerini
kader çizgilerinden öptüm,
unutmadım..
yokluğunda
ne vakit açsam
ruhumun
en ışık bilmez
odalarını
hatıralarındır
el yordamıyla parmak
uçlarımı
duvarlarına sürte sürte
yanaştığım.
sana uyanışlarım
terli ve alıngan
demiş miydim.
bütün meyveleri
yere dökülmeye
hazır bir mevsim gibi.
(...)