9
Yorum
38
Beğeni
5,0
Puan
263
Okunma
Şiir eskilerden.
Karşıma çıkıp yeniden okuyunca Çağdaş Durmaz kardeşim geldi aklıma.
E o zaman ona gelsin bu şiir!
kendi başına gittiğin yerlerden
kalabalık dönmek gibidir yaşamak
işe
aşa
aşka
hayale
ve umuda yol alır gidişler de
dönüşler
çoğul bir yalnızlığadır hep
tek düze ve
tek tük de olsa hedefe varılır da
çoğu ıskadır
kimi direnir sonuna kadar
kimi daha yarı yolda cayar
kimi varamadan tükenir
kimi hiç kıpırdamaz yerinden
çünkü kalmaktan ibarettir kalanın hayatı
çok da pişmandır onlar hep
hep akıllarını çeler gitmek de
çoktur kalmak için bahanesi
oysa
zor gelir
gidememenin ağır tonajlı rehaveti
öyle veya böyle
dönüp dolaşıp vardığın yerdir
gıcırdayan menteşesi
çürümeye meyilli ahşap kapısı ve
kırık dökük küflü taş duvarıyla
izbe bir tereddüt
yıkılmaya yüz tutmuş sur kaplıdır içerisi
girse
bulamaz içindeki panayırda kendini
varamazsın çocukluk haline
kendi sesini dahi duyamazsın uğultudan
girmese
uzaktan bakınca
dışı imbat okşamış deniz misali cezbeder seni
oysa karayel yemiş gibi allak bullaktır içi
hasılı kelam
gidiş dönüş tek bilettir
doğar doğmaz kesilen
bir başına düşülür yola da
bir başına ölünür
içteki kangren yığınlarla
ölmeden de olmaz hani
el mecbur
ölmeden de olmaz
çünkü
insana biçilmiş kaftandır ölmek
yaşamak mı
yaşamak
ezelden beri hep kaybedilen rövanş
(ben mi
ben
ne gidebilen ne kalabilen dünya misafiri
deli gömleği dar gelen hiçlik seramonisi)
...
5.0
100% (13)