Okuduğunuz
şiir
16.11.2008 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Tanrıçalar I
I.Gün Ana
İçimde yüzüstü sürünen bir kadın heykeli İki kerpiç kitap yiyor Çemberin ortasında bir ara Göğüslerini giyen başka bir kadın Sütünden sürüyor köpeğin alnına
II.Hathor
Sağ tarafından Kalçasına bir şaplak iniyor Kedi kızın Ve bir ağaç dalı iniyor içime İki kerpiç arasında kavak yaprağı
III. Afrodit
Islak bir jartiyerle düşüyor Küp kırığı kadın Koltuğunun altında Tek yapraklı dere yoncası Üzerine bir ceket iniyor iniltilerin
Islak göğün ve toprağın üstünde Kılçıktan üç heykel Ve parmaklarının arasında Cüzam buğdayı Onlar bir ara tırpanlarını da yiyorlardı Güneşin üstünde Mezeden üç beş adamla
Ahmet Serdar Oğuz
Paylaş
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
kutlamanın ötesinde alkışlamak lazım..müthiş bir keyifti..
sanırım bir kaç gece gezeceğiz şiirlerinde..alelade geçilesi değil hiçbiri...
şiiri okuyorsun..ve çıkacaksın...şiir tekrar çağırıyor seni..farkına varmadan takılı kalıyor bir kaç noktası aklının bir tarafına..
belki de okuduklarımdan yola çıkarak yapıyorum elbette bu tespiti...kadın odaklı olması da cazip hale getiriyor adıma şiiri...ve kadının konulduğu yer..:))
sanırım bu şire tekrar geleceğim...evet...ciddi takibe almalıyım kalemi..
özür..bir iç sesti.kendimle sohbet gibi...çokça işgal ettim sayfayı sanırım...
ama geleceğim bir çok şire.durum onu gösteriyor....)))
teşekkürler genç adam........................sevgi v selamlar...
Anlamadığımız şey şiir değildir düşüncesi şiire keskin çizgiler koymaktır ki: şiir gibi bir sanat bunu hakketmiyor. Öncelikle ben şiiri toplumdaki insanları dikkate alarak yazmam. Toplumu yönlendirecek çok fazla şiirim yoktur. Aslında şiirin belli, sınırlı amaçları da yoktur. Kendime bir önder şair almadım ki onlar gibi olayım. Zaten belli şairlerin kalıplarında kalmak gibi bir düşüncesizliğim olamaz. Onlara benzemek bir meziyet mi ki onlar gibi olayım. Benim şiirlerim, benim çocuklarımdır ve çocuklarımın başka babası olamaz.
Bu bir kişilik meselesi aslında. Henüz 21 yaşındayım şiirimin nereye doğru gittiği hakkında benim de bir bilgim yok. Ama kendimi ancak bu tarzda bulabiliyorum. Kendime herhangi bir sınırlama getirmem haksızlık olur. Bazen şiir yazmak kendi elimizde olmuyor.
Herkese sonsuz saygımla. Her şey için teşekkürler.
Bu şiiri birkaç defa okudum. Anlayamadım.Bu şiiri şair Arkadaşlarım anladı ki uzun uzun yorumlar yapmışlar. Bu kadar yorumcunun içinde ben kendimi aptal ve gabi gördüm. Allah rızası için o yorumu yapanlardan rica ediyorum. Bana, yani bu aptal adama bu şiirin neyi anlattığınI,ne demek istediğini lutfen tercüme etsinler.Ben şiir tekniği hakkında bir kitap yazdım;hem de bol,bol misaller vererek.Şimdi düşünüyorum acaba bu şiiri hangi kategoriye soksam diye.Ah! bir bilmece bölümü var da acaba ben mi? kitap yazarken atlamışım.Gelde esef etme şimdi.Ne SUUT KEMAL YETKİN ,neAHMET HAŞİM ne MALLARME,ne CAHİT SITKI TARANCI ,ne KLEBER HAEDENS'ın tariflerinin arasında bu şiire uyan bir tarif bulamadım. Bu olsa olsa bilmece dir diye düşünüyorum. Serbest şiir moda oldu öyle ya modaya uymak lazım.Ama küçüğü büyüğü ,şiir serbest ya,herkes aklına geleni sıraladı.Etmeyin eylemeyin şiirin tarzı serbest ama onun da kendine göre kuralları var.Olsun biz yazarız dediler ve yazdılar yazıyorlar. Neye üzülüyorum biliyor musunuz? O kitap için verdiğim emeklere.Değerli yorumcular şiir bilmece değildir her şiirin bir konusu bir tema'sı vardır.BU şiirin konusunun kadın olduğunu sizlerden öğrendim ,tamamda tema'sı nedir?Herhalde kadınla ilgili anlattığı şeyde onun tema'sı olsa gerek .Ben konuyu anlamadığıma göre tema'sı nı da haydi haydi anlamam. PİCASSO surrealist resim yaptı bu da galiba surrealist şiir. Ben bir şiiri okuduğum zaman eğer oşiir beni alıp bir yerlere götürmazse ,beni bir hatıra dünyasında yaşatmazsa, kalbim kıpırdamazsa, uzaklara dalmazsam heyecanlanmazsam, ruhum coşkuyla dolmazsa ben ona şiir diyemem ki.Başa dönersek ben galiba hissiz ve aptalın tekiyim.Benim medyadan bir dileğim var sayfa sayfa bilmecenin herçeşidini gazetelerde çıkardıklarına göre ; bir de şiir bilmece köşesi yapsınlar da biz de kendimizi geliştirelim.Cahilliğimizi ilim irfanla giderelim NEJAT GÜLÜMSER [email protected]
kadın da çekiciliği yaratan, erkekte direnci yarattı. hangi erkek attı kanlı tohumları kadına.. ki şimdilerde o tohumlar insan olmuş dolaşmaktalar betimsizsizliğe mahkum ...... göbeğini aç,feraceni giy,metres ol,imam nikahlı ol... halefliğini yitirdin erkek.. bir damla karşısında deryaydın oysa..kadında insandı senin gibi...bir obje olana kadar senin imgelende..
Bence şair ironi yapmaktadır. Şiirin kadınla bir alakası yok, en azından ben öyle anlamadım. Güzel konulardan biri ama dar bir pencereden bakıldığını düşünüyorum. Şair zekice davranmakla yetinmiş. Okuyucuya bırakmış gerisini.
Kadın- İnsan: Aslında biri diğerine asla benzemeyen... Buradaki insanların bakışıda bunu gösteriyor(ilginç olma isteği, ideolojik-istemediğini atlayarak geçen, anlaşılmamış olmak vs.). Yüreğimiz ve aklımız ne ise karşımızdakine yüklediğimiz kılıf o gibi geliyor bana. Oysa cinsiyet dahi sözkonusu oldsa "analık" hariç her insan biriciktir-özeldir kanımca.
Tanrıçalar binlerce yıl kadınların farklı kişiliklerini yansıtan sembolik karakterler olarak etkili olmuşlar... Her erkeğin içinde etkili olan bir karakter vardı.. Aşk tanrıçası olarak bilinen Hathor ve Afrodit bunların en önemlileriydi. M.Ö. 3200'e kadar buluşları kadınlar yapardı Erkek henüz üretici değildi. İpliği, düğümü ve dokumayı bulan tarımcı kadınlardır. Devletlerin kurulmasıyla iktidar kadından erkeğe geçer...
Duyguların mitolojik yansıtıldığı bir şiir.
Şairi ve şiirini kutluyorum Başarınızın devamını diliyorum
Kimine göre; kardelen olur Vezirava’da ilkbaharla usul usul gülümser yeni bir mevsime. Susén olur Reşko’nun yamaçlarında. Beri yolunda deste deste kır çiçeğidir, Berivan’ın tokası olur yer yer. Şıvan’ın burnundan girer yüreğinde tomurcuklanır dağ çiçeği gibi.
Nérgéz olur Meydanbelek’te yele kapılır.
Kelebek olur, mezarlık mahallesinde nice yitip giden sevdaya inat. Keklik olur sürü sürü Sat’ta göle iner, yaban çiçeği olur rengarenk, Cilo buzullarına dost olur. Mor Dağın'da eflatun eflatun mor menekşe olur. iner ovada dolanır kaynak ağızlarında Reyhan olur. Nehil’de patlar nehil çiçeği gibi, sonra kıvrım kıvrım dudakları gül olur. Ela gözlü dilber olur Karacaoğlan’ın dizelerine. Kışla tepesine çıkar seyr olur, dinler yüreğinin sesini. İki damla yaş olur göz pınarcıklarında yiğidin.
Sonra bir şairin sözünde;
“oy dilsizim oy gülmezim yağmur yüreklim, oy çiçek bakışlı yarim rüzgarım benim” olur.
Bir uçum gider Şemdinli ormanında dolanır, Tusi’den öz alır, bal dudaklı, gerçek kara kovan balı olur.
Hakkari’de Zap’a uzanır, bir sıla türküsü olur.
Hasretinde Şemdinli tütünü tüter. Çukurca’da ham meyva olur, yarin gül kokulu sabah kahvaltılarında, mis kokulu otlu peynir ya da koyun yoğurdunun kaymağı olur.
Sümbül’ün başında bulut, gökte aşk, Depin’de alabalık ve bir duble rakı, yanı başında çeltik tarlası, şarıl şarıl dinletiler, taştan taşa çarpar Mozart olur, Depin çayında.
Monalisa'dır, Pikasso tablolarında.
Bir yaz günü Nehil bataklığında nilüfer, seher vaktinde yasemin kokusu olup yayılır ovaya, yağmur tıpırtısından sonra ki gök kuşağı olur. Feraşin yaylasında çobanın kavalına üflediği nefesteki ses olur. Sonra günün orta yerinde güneş, gecede mehtap, ilkbaharda filizlenen ilk çimene düşen çiy tanesi olur. İlk yaz esintisi ve rüzgarda fısıldaşan sır olur.
Dökülür ahmed ARİF’in dizelerine şiir olur.
“içmek gözlerinde içmek ay ışığını varmak, gözlerinde varmak can tılsımına gözlerin hani?”
Vargenéman’da kaçakçı bir sevdadır katır sırtında. Soğuk kış gecelerinde soba, şömine, tandır oldu. Döndü dolandı sevdanın son demi gelin oldu. Fırtınalı bir gece kızak sırtında hastaneye giderken anne oldu.
Doğdu, güne ciyak derken kız kardeş oldu.
Büyüdü abla oldu. Evlenince gelin, gelinken yenge oldu, görümce oldu. Gün geldi yatalak oldu, hala, teyze o da yetmez gibi bir baktı kaynana ardından da nene oldu.
Hiç beyaz elbisesi olmadı, evlenince de, ölünce kefen yoldaşı oldu. Bir gün Fatma, Elif, Ayşe, Revnek, Kejé, Diyana, Meri oldu. Kimine göre Leyla Mecnun'una, Aslı Kerem'ine, Zin Mem'ine, Havva Adem'ine, Şirin Ferhad'ına ve hatta Meryem bütün mucizelere inat. Sonra Necati CUMALİ’nin Emine'si oldu.
Abanozdaki emine On yedisinde düştü Afro nun eline Şimdi yaşı yirmi bir Eridi gitti dört senede İpek saçlar vücudu bozuldu Ela gözlerinin ateşi söndü Kalmadı eski neşesi Alıştı zamanla küfre,tütüne Zamanla etrafına uydu Isındı evin adetlerine O içimizden birinin kızı Birinin kardeşi Aşık birine....
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.