0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
37
Okunma

Ey gül-i nev-rûz Çiğdem, canıma cândır nazarıñ,
Sînede her dem yanar âteş, o şûh-ı dilberin.
Hüsnüne hayrân bu gönlüm, neyleyim takdîr budur,
Vasf-ı lâl-i yâre meclisde, şarâb u şekerim.
Zülf-i leylâñdan dem urdum, dâğ-ı hicrân sarmadı,
Her nigâhı bir belâdır, çeşm-i fettân dilberin.
Âşıkın dîvânesidir, kaddine kurbân olan,
Bahr-i aşka saldı beni, dâimâdır mihnetim.
Gülşen-i vaslına ermek, arzû-yı her sâlike,
Bî-nevâ dervîş isem de, pâdişâh-ı âlemiñ.
Âteş-i sûzân-ı aşkın, cân u dilden eksilmez,
Yandı cismim, âh u zârım, âsumâna yükselir.
Çeşm-i şehlâñ bir nigâhla, aklımı aldı benim,
Mânend-i perper dönerim, şem’-i ruhsâr yârimin.
Gündüzüm oldu siyâhî, bülbülüm figân eder,
Vuslatına ersem eğer, şâd olur bu defterim.
Rûz u şeb âğyârdan, gayrı bir zât görmedim,
Nûruña şebnem misâli, dökülür her hasretim.
Gel tabîbim, bu TURHAL’ın derdine çâre ara,
Zîrâ sensin cân u tenim, başıma tâc-ı devletim.
Lutf edip de gel cemâlin, göster artık bir kere,
Zâhidâ, terk et harâmı, yâre etme nefretim.
Dû cihânda sensin ancak, kâbe-i aşkım benim,
Sana kurban eyleyim ben, cümle varım, servetim.
Hüseyin TURHAL