0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
180
Okunma

Merak ediyorsunuz değil mi, bu adamın neyi var?
Bazen gülüyor gibi yapıyorum, içimden geçmiyor aslında.
İnsanlara bir şey anlatmak zor geliyor artık.
Her şeyin üstüme üstüme geldiği günler çoğaldı.
Kışın ayazı gibi soğuk bakışlar, suskun yüzler…
Sustum, çünkü konuşunca kimse duymuyor beni.
Yorgunum, ama uykusuzluktan değil.
Gam içime çökmüş, dert yüreğime kazınmış.
Bir şeylerin eksildiğini hissediyorum, adını koyamıyorum.
Sanki biri içimden çekip almış beni,
Geriye kabuğum kalmış, kederin rengiyle solmuş.
Merak ediyorsunuz değil mi, bu adamın neyi var?
Eskiden kalabalıkları severdim,
Şimdi kalabalıkta yalnız kalıyorum.
Kimseye darılmadım ama kimseye yakın da değilim.
Bir mesaj bekliyorum bazen, gelmeyeceğini bile bile.
Yalnızlık bazen ölümden bile ağır geliyor,
Alıştım galiba, ama bu alışmak iyi bir şey değil.
Bazen geçmişteki ben geliyor aklıma —
umutlu, saf, inanmış bir çocuk.
Ona üzülüyorum, çünkü kimse söylememişti böyle olacağını.
Kırıldım, ama kimse kırıldığımı anlamadı.
Yara değil bu; sessizce kapanan bir kapı gibi içimde
bir ölüm sessizliği var.
Merak ediyorsunuz değil mi, bu adamın neyi var?
Aslında cevap basit: hiçbir şeyim yok.
Ama bazen hiçbir şey bile insanı taşıyamıyor.
Kış uzun, ayaz derin, nefesim buğulanıyor.
Gülmekle ağlamak arasında bir yerde kaldım.
Ve orası, inan, ne karanlık ne aydınlık…
Sadece sessiz, sadece donuk bir yalnızlık.
Bazen bir cümlede takılıp kalıyorum, devam edemiyorum.
Kelimeler yutkunuyor, duyguların dili yok artık.
Birinin “anlıyorum” demesini istiyorum belki,
Ama kimse anlamıyor, herkes sadece dinliyor.
Dert büyüyor, içimde yankılanıyor —
bir kışın ortasında kaybolmuş bir kalp gibi.
Merak ediyorsunuz değil mi, bu adamın neyi var?
Zaman geçiyor, ama ben aynı yerde duruyorum.
Takvim yaprakları değişiyor, ben değişemiyorum.
Bir gün geçiyor, bir gün daha, fark etmiyor.
Sanki hayat devam ediyor, ama ben etmiyorum.
Ayazda donmuş bir saat gibi durmuşum,
Ne ileri gidiyor zaman, ne beni bırakıyor.
Aynaya bakınca gözlerim başka birini görüyor.
İçimdeki çocuk hâlâ orada, ama gözleri sönmüş.
Biraz umut istiyor, biraz dokunulmak belki.
Ama kimse elini uzatmıyor o karanlığa.
Gam göl olmuş, yüreğimde sessiz bir sızı.
Keder, artık adım gibi benimle.
Merak ediyorsunuz değil mi, bu adamın neyi var?
Bazen yağmurda yürümek iyi geliyor.
Kimse ağladığımı anlamıyor o zaman.
Sular yüzüme değdikçe hafifliyorum biraz,
Ama kuruyunca her şey yeniden ağırlaşıyor.
Dert, yağmurdan sonra toprağa sinmiş gibi kalıyor içimde.
Belki de tek sorunum hâlâ hissediyor olmam.
Kırıldığım yerde hâlâ kan var, hâlâ sıcak.
Belki bir gün diner, belki hiç geçmez.
Ama içimde bir ses diyor ki, sabret gönül:
Elbet bu kış gider, yaz gelir…