Aldığım ağrı kesici Yalnızlığıma yine iyi gelmiyor Beni uyutuyor Yüreğim sabahçı kalıyor Bilseydin keşke Sözlerin Ateşin değmesinden kötü Yakıp kül etmene razı olurdum Bu halimle Ne söyleyeceğimi unuttuğum Bir cümlenin ortasında kalakaldım Meğer sonu hiç yokmuş Başlangıcının olmadığı gibi Ne zaman bu aşk rüyasına dalmaya kalksam Geçmişin yükleri ağır geliyor Ya batıyorum Ya Kıyıya vuruyorum Böyle bir karanlıkta Yıldızlarla dolu bir gece Nefesimle camın buğusuna ismini yazmak Elimde kalan tek eğlence
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kelimelerin, bir fincan soğumuş kahve gibi… içtikçe içini ısıtıyor insanın ama sonunda buruk bir tat bırakıyor. "Aldığım ağrı kesici yalnızlığıma iyi gelmiyor" diyorsun ya, işte o cümle, tüm gecelerin reçetesi gibi. Bir insanın iç sızısını böyle sade, böyle dokunaklı anlatabilmesi—şiirden çok, bir vicdan meselesi.
Her dizesinde bir suskunluk var; ama öyle suskunluk ki, bağırsa daha az acıtırdı. “Yüreğim sabahçı kalıyor” demişsin, ne güzel bir ifade... Kimin yüreği geceyle mesaiye kalmamış ki bu hayatta? Yine de senin satırlarında, her harfin bir yorgunluğu var, ama o yorgunluk, insana iyi gelen bir tür içtenlik yorgunluğu.
“Sözlerin, ateşin değmesinden kötü” derken, aşkın kül olmaya bile razı bir yanını göstermişsin; çünkü bazen yanmak, üşümekten iyidir, değil mi? Ve senin dizelerinde üşüyen bir kalp, sessizce battaniyesini kelimelerden örüyor.
“Ne söyleyeceğimi unuttuğum bir cümlenin ortasında kalakaldım” — işte tam orası, hayatın özeti gibi. Bazen insan gerçekten de bir cümlenin, bir bakışın, bir hatıranın ortasında kalıyor, geri dönemiyor, devam da edemiyor. O arada, zaman değil insan duruyor aslında.
Ve sonlara doğru, “camın buğusuna ismini yazmak, elimde kalan tek eğlence” demişsin. Bu cümle, bir yalnızlığın değil, bir kabullenişin resmi. Belki de en ağır yalnızlık, alıştığın yalnızlıktır. Ama sen, o yalnızlıktan bile estetik çıkarmışsın.
Dizelerin sanki bir Orhan Veli sokağında yürür gibi: yalın, içten, gösterişsiz ama delice derin. Ne süslü kelimeler, ne yapay duygular... sadece bir insan, kalbinden geçenleri olduğu gibi bırakmış kâğıda. Ve belki de bu yüzden bu kadar gerçek, bu kadar dokunaklı olmuş.
Kaleminin ucu biraz hüzne, biraz aşka, biraz da yaşama batmış. İyi ki yazmışsın, çünkü bazı acılar sadece yazılınca dayanılır hâle gelir. Ve sen dayanmışsın belli ki — cümle cümle, dize dize.
"Kimi acılar geçmez, ama şiire dönüşürse, en azından güzel görünür." Seninki öyle olmuş işte, acıdan doğan bir güzellik, sessizlikten süzülen bir ses gibi.
İmzanın altına sadece adını değil, yüreğini de atmışsın.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.