1
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
123
Okunma
Merhaba sevdiğim, sefa geldin yar…
Gel otur yamacıma, geceye şiir yazalım.
Gönlü aşk ile dolanın dilinde ayrılık olmaz diyeyim ben, sen devamını getir.
Serelim tenhaya bir kilim, doyasıya ağlayalım yar…
Dalalım maziye, köz düştüğü yeri yaksın.
Kırık kanadıma merhem ol sen, ben de Soğanlı Dağı’nı aşmak zor olur diye ağıt yakayım sana!
Doldursun saki ölüm şerbetini.
“Mezarım açtım, kefenim biçtim” desin, mezarı gurbette kalan Reyhani!
Kusura bakma yar…
Alışmış benim gözlerim, “Sen ağlama, ben ağlarım” demeyeceğim sana.
Karaları sen bağlama, ben bağlarım da bu şiirimde.
Derdin ne?
Saçı beyaz, bahtı kara çocukların çektiği acılardır gülüm!
Maraz etmişti bugün biri.
İki elini birden semaya kaldırmış, ah ediyor; bildiği tüm bedduaları bir bir sıralıyordu, evlatlarının geleceğini bir hiç uğruna kaybettiren o çocuklarına!
“Yapma” dedimse de dinlemiyordu beni garibim.
Başına gelenleri anlatmasını isterdim ama kıyamadım, bozulmuş bağlara döndüğü için…
Buzul zamanların sızısı vardı içerisinde.
El ayağı titriyor, ne yapacağını da bilmiyordu Ahmedim!
Konuştukça gözleri doluyor, ağlamamak için kendini zor tutuyordu.
Kolundan tutup iş yerimden bahçeme götürdüm.
Doyasıya döktü, kırkikindi yağmurları gibi içindeki hasreti.
Devranım dönmüştü benim de.
Sigara üstüne sigara yakıyor, ilk nefeste yarıya indiriyorduk.
Dağ gibi adam çökmüş, bir kırtik kalmıştı.
Üzüldüm yar…
Hani servetine güvenen Karun!?
Kendini ilah zannederdi Firavun!
Cihana sığmam diyordu İskender!
Fermanda Süleyman’da idi…
Şimdi nerdeler diye sordum ona sohbetin ara yerinde.
Duraksadı ve:
“Bedenimde değil, ruhumdadır sızım benim…” dedi.
Ömür baki değil, bugünler elbet gider.
Bunu biliyorum gakgom.
Dünyanın bahtı uyandı, benim kara bahtım uyanmadı; ona yanarım ben.
Uyanmaz olum…
Geniş günde Firavun’un yolundan gidip, dara düştüğünüzde Ömer arıyorsunuz kendinize.
Bu keşişliktir Ahmet!...
Yanlıştır bu yaptığınız.
Her şeyden önce içindeki keşişliği yenip Hak yoluna sığın.
Sonra tövbe edip özüne dön.
“Şahı Cihan sana vız gelmezse, gel beni yakala” dedim.
“Değme hayran olayım, değme kara yasta olan hasta gönlüme” diyerek başına gelenleri anlatmaya başladı.
Kimine zevki sefa olan bu hayat, ona adeta işkence oluvermişti; haklı ile haksızı ayırmadığı için.
Acınacak tarafı çoktu dostumun.
Hayvandan ayırır vicdan insanı, can!...
Sen yine de vicdanı elden bırakmadan yaşamaya bak diyerek, sıkıntılarının bir gün son bulacağını; üzerime ne düşerse de bir dost olarak her daim yanında olacağımı söyleyip, yarın akşam bir araya gelmek için sözleştik.
Şimdi gidiyorum…
Yere girsin dünya da, dünya malı da.
Alim sandıklarımız zalim olursa, dünyada bozulur düzende yar!
Saygı ve sevgilerimle.
5.0
100% (1)