0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
57
Okunma
EKİM
Herkes biraz sever
Ama ben Başka Severim Sonbaharı
Doğduğum ay
Ekim
Sonbahar
...
Hangimiz sevmiyor ki sonbaharı.
Ama ben başka severim onu
Rengini, sessizliğini,
kokusunu/dokusunu...
Kahverengiyle sarı buluşur,
Yeşil ile turuncu,
ben seyrederim.
Hüzünle huzuru karıştırır,
bir köşeye çekilirim
Paul Verlaine’in sesi gelir:
“Les sanglots longs / Des violons / De l’automne / Blessent mon cœur…”
Sonbaharın kemanları
kalbimi yaralar.
Her kalp yarası,
başka bir şiirdir oysa
Cemal Süreya fısıldar:
“Sonbahar; gidenlerin mevsimidir biraz da…”
Olsun.
Gidenler gitsin,
kalan mevsimler bizimdir.
Nazım Hikmet uzaktan seslenir:
“Ve ben bir sonbahar ağacıyım,
yapraklarım birer birer düşer sessizce…”
Her düşen yaprakta
bir anı, bir insan kalır.
Oktay Rıfat hatırlatır:
“Sonbahar geldi mi hüzün gelir,
Yaprak döker bir yanımız,
Bir yanımız bahar bahçe.”
Edip Cansever ekler:
“Bir sonbahar düşün,
her şey yerli yerinde ama hiçbir şey aynı değil.”
Tanpınar’ı hatırlarım:
“Ne içindeyim zamanın,
ne de büsbütün dışında.”
Cahit Sıtkı Tarancı fısıldar:
“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine.”
Sonbahar, yaşamla ölüm arasında
bir köprü gibidir.
Ahmet Muhip Dıranas der ki:
“Hüzünle sarı yaprakları sevinçle karıştırırız.”
Attilâ İlhan da gelir:
“Gökyüzü her zaman mavidir,
ama sonbahar bir başka mavi taşır.”
Fazıl Hüsnü Dağlarca seslenir:
“Düşen yapraklar, unutulan çocukluklar gibidir,
geri gelmez ama iz bırakır.”
İyi anlaşırız biz.
O yaprak döker,
ben içimi.
O kurur,
ben dinlenirim.
O esince,
ben sessizleşirim
Ve hep fısıldar bana:
Her dökülen yaprak
bir vedadır.
Ama aynı zamanda
başka bir doğuşun habercisi.
Ekim gelir,
kahveler tarçın kokar.
Eller sıcak fincanlara uzanır.
Bilirim, sonbahar anlatır yeniden:
Hiçbir şey bitmez,
sadece şekil değiştirir.
O yaprak döker,
ben yeniden çiçeklenirim...
5.0
100% (1)