2
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
171
Okunma
Bir zamanlar…
Yıldızlar yetim, rüzgârlar öksüzdü.
Gökyüzü kimsesiz bir çocuğun ağlayışı gibi,
Toprak suskun, yollar sahipsizdi.
Ben ise, yıkılmış bir han gibi yalnız,
Rüzgârın önünde savrulan bir yaprak gibiydim.
Yıllar boyu bekledim,
Bir ses, bir nefes, bir umut aradım.
Dualarım göğe yükseldi,
Ama hep sessizlik döndü yanıma.
Sonra… sen geldin.
Ne bir gürültüyle, ne de büyük bir gösterişle,
Bir kuş kanadının dokunuşu gibi,
Bir sabah duasının huzuru gibi,
Kalbime sessizce düştün.
Hoş geldin kadınım,
Hoş geldin düşmüş ömrüme.
Gözlerin, karanlığa doğan bir hilal,
Ellerin, yaralarıma merhem oldu.
Sen geldin de,
Bahar yeniden hatırladı dalları,
Çiçekler yeniden hatırladı kokularını,
Geceler yeniden buldu yıldızlarını.
Hoş geldin kadınım,
Bir yolcuya yol,
Bir garibe yurt,
Bir yetime anne gibi hoş geldin.
Benim ömrüm kırık bir aynaydı,
Senin gelişinle parçalar birleşti.
Benim ömrüm susuz bir çöldü,
Senin gelişinle gök rahmet yağdırdı.
Ve şimdi biliyorum,
Sana kavuşmak, bana Rabbimin hediyesi.
Sen benim eksik dualarımın cevabı,
Sen benim yitik yarınlarımın umudusun.
Hoş geldin kadınım,
Hoş geldin düşmüş ömrüme.
Rabbim şahidimdir ki,seni bana vermeseydi,
Bu kalp böyle tamamlanmazdı.
O’na sığındım, O’ndan diledim,
Ve sen geldin…
Şimdi her nefesimde şükür var,
Her duamda senin adın,
Her geleceğimde senin gölgen.
Hoş geldin kadınım,
Hoş geldin düşmüş ömrüme.
5.0
100% (5)