2
Yorum
15
Beğeni
0,0
Puan
173
Okunma
SABAH
Seni en çok sabaha karşı, beşe doğru seviyorum.
Güneş ufku yırtarken
namaz kılar gibi huşu içinde.
sevişiyoruz
Gecenin yorgunluğu
dingin bir su akıntısına dönüyor
kapının kilitleri çözülüyor,
dil tekrar tekrar doğuyor,
öğle namazına kadar
söyleyip duruyorum
“seni seviyorum, seviyorum…”
Bandoneon’dan süzülen tango eşliğinde
dans et benimle
kırılan yerlerimiz iyileşsin,
ellerim Michelangelo’ya dönsün,
seni içimde yeniden yaratayım.
Her kıvrımında
Tekrar tekrar,
saatlerce, günlerce sürsün seni yontmam.
Seyirciler evlerine dönsün,
çocuklarını uyutsun.
bir asır daha yaşayalım.
senle ben
...
ÖĞLE
Seni en çok sabaha karşı, beşe doğru seviyorum.
Çorak toprağa yağmur gibi
sen düşüyorsun içime.
Her nefesin bir dua,
her suskunluğun bir vaaz gibi.
Fısıldıyorsun, “seni seviyorum.”
Öğleye kadar.
Öğlen başlıyor tamtamlar,
bir araba evin önünden son sürat geçiyor.
Ortalık toz duman,
kimse kimseyi sevmiyor.
kimse kimseyi tam tamına sevmiyor
Kirli, boş bardaklar masanın üstünde,
çayını içen elleri boş gidiyor.
-Kızılderililer ateşi fışlatıyor, geceye hazırlık-
Tac Mahal’imiz yarım kalıyor.
Ve gözlerimizdeki aynaya
çarpıyor dansımız.
tuz buz.
...
GECE
Sevmiyorum akşamı,
geçiştiriyorum abur cuburla.
Adımlarım kısalıyor,
kollarım kesiliyor,
gölgemiz kayboluyor.
Kızılderililer dansa başlıyor,
çağırıyorlar tüm hayaletleri.
hortlak dansı.
uyku bana düş oluyor
sen bana kıyamet
"sol ayağım" kendini arıyor
ayın kadehi dolup taşıyor
seni özledikçe
içiyorum...
dipsel ve dinsel not; dinbazlar namazla ilgili eleştiri yapmasınlar. Mevlana okusunlar biraz. dipsel kısmı ise, çok cafcaflı, ağdalı oldu. neyse olan oldu!