1
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
168
Okunma
Göğüslerinden toprak kayar,
Kent düşer,
cüzzamlılar diyarından
Lal öpüşler sunarım sana.
Her dokunuşunda taşar karanlık,
Çatlak duvarlardan sızar sessizlik.
Adını fısıldadığımda
sesime diken takılır,
kanayan dilimle sana çoğalırım
Kanayan kanayana
Kent yıkılsa da,
Yüreğime bir başka şehir kurulur,
Göğsünde yeşeren toprakla
Güneşe açılır pencereler.
Gez gezebildiğince
Ve ben,
En yaralı halimle,
En suskun öpüşümü
Sana saklarım.
...
Çıplak duvarlarda ışıl ışıl grafitiler,
Bir zamanlar şehir olan yerde
Şimdi yalnızca gölgeler gezinir.
İçim içimi yer,
Kendi izimi sürer
Arar arar da bulamam.
Üçüncü boyutum senledir,
Bir bakışınlaaçılır kapılar,
Bir dokunuşunda çöker zaman.
Bırakma, tut ellerimi,
ben bu karanlıkta
Kendi suretimi yitirdim.
Yıkıntılardan yükselen bir iniltiyim,
Külün, pasın, paslı zincirlerin arasında.
(sıkıldım aynı şeyi dön dolaş anlat düven eşeği gibi)
5.0
100% (2)