0
Yorum
3
Beğeni
1,0
Puan
122
Okunma
Pülümür suyunun üzerine kurulmuş eski bir taş köprü vardır. Halk ona “Kırmızı Köprü” der.
Adını, taşlarının rengi kadar, üstünden geçenlerin gözyaşından, kanından ve aşkından alır.
Vaktiyle Pülümür’ün iki yakasında yaşayan iki genç, Dilo ile Zin, birbirlerini severmiş.
Köprü onlar için gizli bir buluşma yeriymiş. Ay ışığında orda buluşur, Munzur’un uğultusuna aşklarını fısıldarlarmış.
Ama kader, onların aşkını kabul etmemiş. Aileler karşı çıkmış, düşmanlıklar devreye girmiş.
Bir gece, gençler köprüde buluşmuş. Kaçmaya karar vermişler.
Ama peşlerine düşenler olmuş. Köprüye vardıklarında Dilo korkmuş, kendini Pülümür’ün buz gibi sularına bırakmış.
Zin de arkasından atlamış.
Sular, iki aşığı sonsuza dek birbirine kavuşturmuş.
O günden sonra köprünün taşları kırmızı diye anılmış.
Kimileri, bu kırmızının güneşin batarken vurduğu renkten geldiğini söyler.
Kimileri ise, Dilo ile Zin’in kanıyla boyandığını…
Ama köprü sadece onların değil, halkın da acılarını taşımış.
1938’de sürülen, köprüden geçirilip bilinmeze götürülen nice insanın ayak izleri hâlâ taşlarında saklıdır.
Her taş, bir ağıt; her gölge, bir kayıp; her uğultu, bir yetim feryadı gibi yankılanır orada.
Munzur’un rüzgârı estiğinde, köprüde hâlâ ayak sesleri duyulur derler.
Sanki Dilo ile Zin hâlâ el ele oradan geçer.
Sanki sürgüne giden anaların sessiz gözyaşları hâlâ taşlarda ıslak kalır.
Ve işte o yüzden…
Kırmızı Köprü sadece bir köprü değildir.
O, Dersim’in yarasıdır.
Aşkın, ölümün, sürgünün ve unutulmayan acının sessiz şahididir. Bana ayit Cigdem Turan
© 2025 DersimliKiz Cigdem Turan – Tüm Hakları Saklıdır
Kırmızı Köprü – DersimliKiz Ağıtı”
Kırmızı bir sessizlik iner Pülümür’e,
Sular değil sanki, yürekler akıyor…
Bir köprü var orda, taşları kan gibi,
Her adımda bir ah, bir feryat kokuyor…
Dilo ile Zin orda el ele düşmüş,
Bir sevda, bir kurşunla ikiye bölünmüş.
Analar o günden beri suskun,
Çocuklar büyümemiş, ağıtla gömülmüş…
Bir gece vakti Munzur’a baktım,
Ay da ağlıyordu, yıldızlar da sustu.
Köprüde bir çift ayak sesi duydum,
Kimse yoktu… sadece geçmiş konuştu…
“Burda Zin sevdasıyla can verdi” dedi,
“Burda Dilo’nun gözyaşı taşa işledi…”
“Burda sürgünler geçti, çocuklar sustu,
Her taş, bir yetimin adıyla mühürlendi…”
Ey Kırmızı Köprü, ne çok yükün var,
Bir yanın sevda, bir yanın yıkım…
Ey Pülümür suyu, ne çok sır saklarsın,
Bir yanın can, bir yanın ağıt şimdi…
Ben, DersimliKiz, her geçtiğimde senden,
Bir dua bırakırım taşına gizlice…
Bir sevdalıya, bir sürgüne, bir yetime,
Ve en çok da kendime… sessizce, içlice…
1.0
100% (1)