1
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
123
Okunma
Geceyle Yeminli İki Nefes
Bir kadın geceyi anlattı.
Sesi denizin ilk karası kadar ağırdı.
Dudaklarında kıyıya vurmuş gemilerin unutulmuş isimleri vardı.
Bir adam sessizce göğe baktı.
Başında yıldızların ağırlığı,
omuzlarında gün batımının külleri,
yüreğinde devrilmiş dağların sessizliği vardı.
Güneş veda etti, karanlık hükmünü sürdürdü.
O anda adam ışık gibi yandı.
Kadın merhametin kucağına sığındı.
Toprağın kokusundan dua yükseldi,
yağmur mavi gökyüzünden gülümsedi.
Bulutlar ağladı, kadın ağladı.
Adam avuçlarında dua taşıdı,
dudaklarında tek bir cümle vardı:
“Ben seni sevseydim, depremler olurdu.”
Adamın sesi derinleşti:
“Ben seni sevdim ve bütün dünya bana düşman kesildi.
Ben seni sevdim ve bütün gözler sana çevrildi.
Ben seni sevdim; gölgem bile sana ait oldu.”
Kadın yutkundu.
İçinde büyüyen sessizlik, bir dağın göğsünü yaracak kadar ağırlaştı.
Sonunda haykırdı:
“Ben seni seversem papatyalar ayaklar altında kalır.
Ben seni seversem ağaçlar köklerinden sökülür.
Ben seni seversem gece gündüz ihanet eder.
Bu yüzden sustum.
Öyle sustum ki hangi şehirde öldüğümü bilmeden yaşadım.
Hangi sokakta nefesimin tükendiğini unutarak,
her gece gözlerimi karanlığa kapattım.”
Adamın yüzünde kırılma, dudaklarında teslimiyet vardı.
Geceyi yutan bir fısıltıyla konuştu:
“Yazma. Ölüm olsa da yazma.
Papatyalar ezilse de yazma.
Güllerin dikenleri kalbime batsa da yazma.
Zincirler bedenimi sarsa da yazma.
Çölde susuz kalsam da yazma.
Çünkü seni sevmenin bir damlası, bütün ömrüme bedeldir.
Ben senin için ölmeyi göze aldım.
Bir gülüşün uğruna şehirleri yakmaya razıyım.”
Kadının göğsünde fırtına koptu.
Direnç ve teslimiyet aynı anda çarpıştı.
Son kez haykırdı:
“Eğer ölüm seninle olacaksa, ben o mezara seninle gülümsemeye razıyım.
Ben o taşın altında bile seni sevmeye razıyım.
Ben seni seviyorum.”
Gece sustu.
Şehir sustu.
Sokak lambaları bile başını öne eğdi.
Yalnızca iki nefes kaldı:
biri kadının nefesi,
biri adamın nefesi.
Nefesler birleştiğinde gökyüzü ikiye yarıldı.
Yıldızlar titredi, rüzgâr yönünü şaşırdı.
Aşk, kelimelerin yükünü aştı.
Kadın fısıldadı:
“Ben seni seversem geceler senin adını taşır.
Rüzgâr saçlarımı okşarken bile seni söyler.
Ben sustuğum her yerde, aslında seni anlatırım.”
Adam gözlerini kapattı.
Bir dua bıraktı kadının kalbine:
“Ben seni seviyorum.
Bu küçük cümle dağları yerinden oynatır.
Ben seni seviyorum.
Bu cümleyle ölüme bile meydan okurum.”
Saatler ilerledi, şehirlerin kalbi tek tek sustu.
Ay bir deniz kabuğu gibi göğe asıldı.
Onlar biliyordu: ayrılık sevdaları derinleştiren öğretmendi.
Onlar biliyordu: kavuşma destanın son dizesiydi.
Ve son dizeler gecenin koynuna yazıldı.
Bir kadın ve bir adam, aşkla birbirine seslendi.
Aşkın adı artık onların nefesiydi.
Kadın dedi:
“Ben senin için sustuğumda bile konuştum.
Biliyorum ki hangi mezara girersek girelim, o mezar bizi ayıramayacak.
Çünkü biz sevgiden daha büyüğüz.
Biz zamanın unutmaktan korktuğu tek hikâyeyiz.”
Adam gözlerinden taşan ışıkla karşılık verdi:
“Biz ölümü bile kandırdık.
Çünkü seninle sevgi toprağın altında da filizlenir.
Biz iki nefes, sonsuzluğun ilk yankısıyız.”
Ve o anda son söz göğe kazındı:
“Biz sevdik ve dünya artık eskisi gibi olmayacak.”
Mehmet Bildir
17.09.2025
5.0
100% (4)