1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
144
Okunma

Tanrı sordu; şanının cilvesiyle
Kimsin sen?
Yalnız bir kan damlasıyım
Çiçekleri değil, giyotinleri gördü gözlerim
Bir pazar çadırında doğdum ben
Korsan İran halılarım var,allı benekli
Utanç yoktur Tanrı’m,
Yirminci asrın medeniyetinde
Tanrı sordu;kendi etrafında dönen pergel gibi
Kimsin sen?
Tepeden tırnağa dünyayım
Yüreğimin dipsiz kuyusundayım
El uzatanım yok
Susuzluktan türedi mekansızlığım
Başı boş bir dalgayım
Okyanuslar,denizler,nehirler
Su uzatanım yok
Tanrı sordu;rengini ve kokusunu merhametine sürerek..
Nerede göğsünün içindeki gönül
Kendi içime kıvrılan bir adamım
Mor bir leke uçuşur içimde
Bahar değil
Coşku değil
Bu bir sancı..
Dünya’ nın geçmişi omuzumda
Ah!
Gorki gibi yazmak için ömrünü verirdim
İşte göğsümdeki gül goncası budur,Tanrı’m
Tanrı sordu; yaldızlı sedefi üstünde
Vebalı ışıkları görüyor musun?
Bir mezarda bırakıldı tüm aşklar
Gittim gecenin ve şafağın bilinmez ucuna
Dünya bir kara güneşmiş içimde
Hançerlerle sınandı çıraklığım
Avutuldum,kül rengi istasyonlarda
Nafileymiş tüm yolculuklar
5.0
100% (2)