2
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
67
Okunma
Toprak kanı değil
Bu kez kan toprağı
emiyor…
Sömürge insanı!
Ve sırasını bekliyor —
tüm sustukları
Hıçkırıyor zeytin dalları
Gökyüzü —
siyah bir kefen gibi
çöküyor çocukların gözlerine.
Bir annenin ninnisinin yarısında
sütü kesiliyor,
Çözlüyor belenmiş belikleri
bombaların uğultusunda!
Bir babanın duası
cevapsız kalıyor
yıkık duvarların ardında.
Ve taş…
elden düşmüyor!
Çünkü taş,
bir kimliğin kalbi artık.
Kalp kırıldıkça,
daha sert,
daha sert,
daha da sertleşiyor!
Ah Kudüs!
Senin minarelerin suskun değil,
yalnızca gözyaşıyla
ezan okuyor…
Ölüm orada—
bir sayı değil!
Bir isim,
bir yüz,
bir yarım kalmış çocukluk!
Ve biz,
biz…
uzaktan seyredenler,
sessizliğimizin utancında
her gün yeniden ölüyoruz.
Ama bilin ki!
Evet, bilin ki!
Her karanlığın ardından
bir çiçek mutlaka filizlenir.
Zeytin ağacı gövdesinden sökülse de,
kökü toprağa sımsıkı bağlıdır:
Filistin gibi!
Direniş gibi!
Umut gibi!
5.0
100% (1)