0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
99
Okunma
Bir kadın vardı…
Dersim’in dağlarının gölgesinde büyümüş, Munzur’un suyuyla yüreği yoğrulmuştu. Hayat ona bazen bahar çiçekleri gibi mutluluklar vermişti, bazen de kışın ayazı gibi keskin acılar.
Bir gün öyle bir karanlığa düştü ki…
Her şey üstüne kapanmış gibiydi. İnsanların sözleri, yaşadığı acılar, yarım kalan hayaller… Sanki toprak onu içine almış, nefesini kesmişti. Kendini yalnız, unutulmuş, terk edilmiş sandı.
Ama zaman geçti.
Toprağın altında kaldığını düşündüğü o sessizlikte aslında bir şey oluyordu. Yaraları kabuk bağladı, kalbi yeniden güç topladı. İçinde saklı olan umut filizlenmeye başladı.
Bir sabah, güneşin ilk ışıklarıyla birlikte fark etti:
O gömülmemişti, ekilmişti.
Acıları onu yok etmemiş, büyütmüştü.
DersimliKiz’in hikâyesi, tam da buydu:
Karanlıkların aslında yeniden doğuşun başlangıcı olduğunu anlatan bir yolculuk…
Ve her düşüşün ardından toprağın bağrında saklı duran bir umut vardı.
Toprağa Ekilen – DersimliKiz
Bazen karanlığın içine düşer insan,
Gözleri görmez, yüreği susar.
Sanırsın ki gömüldün,
Üstüne kapanan toprakla nefesin kesildi.
Oysa bilmezsin,
O karanlık senin mezarın değil,
Yeşereceğin tohumun yatağıdır.
Bir gün güneş dokunur kalbine,
Ve sen filizlenirsin yeniden.
DersimliKiz der ki:
Her karanlığın içinde bir ışık gizli,
Her düşüşte bir başlangıç saklı.
Toprağa gömülmedin,
Toprağa ekildin