1
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
134
Okunma

70’lerde Çocukluk
Yavaşça dönerdi akrep, yavaş dönerdi yelkovan,
Oyuna başlayınca hızlanır, adeta koşardı bizle zaman.
Teneffüslerde oyuna dalınır, ter içinde derse geç kalınırdı.
Dersler bitmek bilmez, öğlen bir türlü gelmezdi.
Çocukça oyunlar işte, okul bahçesinde, koridorlarda fırtına gibi koşmak,
bazen de bir ebeden kaçmak ama yakalanmamak,
Ya da bir naylon top patlayana dek birbirimize çalımlar atmak.
Geleceğe güzel bakardık, ayakkabılarımız su geçirirdi.
Anneler çocuklarına sabahları bir yudum pekmez içirirdi.
Fakirdi insanlar ama deniz henüz küsmemişti.
Yoksul insanlar da istavrit, uskumru, palamut yiyebilirdi.
Bakkalların rengarenkti, boncuk ya da şeritten sinek kapısı.
Birbirine karışırdı açık satılan ürünlerin bana çekici gelen kokusu,
Sıralanmış renkli tenekeden bisküvi kutuları,
İçinde o zamanın şimdikinden sert doyurucu ve doğalları
Beyaz gofret, hayvan şekilli, tatlı, tuzlu bisküvi, ya kremalı
Akide şekerleri, cam kavanozlarda adeta renk cümbüşü, lakin doğal aromalı
pembe idi düdüklü şeker,
Leblebi tozu içinde gizlenmiş bakır para bulunurdu apar topar,
Gazoz kapaklarının altında aranan bedava yazısı ilk masum kumar…
Çikolata pek yoktu, belki de mahalle bakkalına gelmezdi.
Benim favorim yaldızlı kağıda sarılı çikolata kaplı bisküviydi.
Mahalle hayatının eğlencesiydi her mevsim farklı satıcılar:
Sabahları açma çatal kek ve poğaça da satan simitçiler,
Elma şekeri, horoz şekeri, leblebi helvası ve elinde çantası yaşlı bir adam,
Kışın turşucu, macuncu, pamuk helvacı yazın dondurmacılar..
Sinema hariç sanal eğlence yoktu içimize kapalıydık.
İstanbul şehrinin orta yerinde bir anlamda kasabalıydık.
Alpaslan AŞÇI
201150 ARL 22
5.0
100% (3)