1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
96
Okunma
Dağların sessizliğinde
Kopuzun teli çınlar,
Her ezgi bir hatıra,
Her hatıra bir yol
Oğuz’dan bugüne akar.
Börü yürürken,
Gölgeler titrer.
Çünkü onun izinde
Yalnız taş değil,
Çağlar da uyanır.
Fatih’in nefesi
Hâlâ İstanbul semalarında.
Bir çağ kapanırken
Yeni bir çağın kapısı
Kılıçla değil, ruhla açılır.
Alperenlerin duası
Surların üstünde hâlâ yankı.
Yüreklerinde iman,
Ellerinde sancak,
Sözlerinde hakikat vardı.
Her adımda
Toprak değil,
Bir millet uyanır.
Börü yürüdükçe
Asırlar dirilir.
Unutma evlat;
Geçmişin izleri
Kuru yaprak değil,
Ateşle yazılmış
Bir vasiyettir.
Abdülhamid Han’ın rüyası
Bugün de yüreklerde saklı.
Bir imparatorluğun yalnızlığı
Bir milletin umudu
Tek bir kalpte taşınır.
Kılıcın keskin olsun
Ama önce sözün arı.
Çünkü milletin geleceği
Savaşla değil,
Adaletle korunur.
Puslu yollar uzar,
Karanlık çığlık salar.
Börü, sessiz adımlarla
Geçer içinden;
Arkasında iz, önünde ufuk kalır.
Her dağın ardında
Yeni bir çağ bekler.
Bozkurt ulursa
Gökyüzü cevap verir,
Toprak nefes alır.
Milletin yolu
Kanla çizilmiş olsa da
Onu diri tutan
Hakikate kilitli
Bir avuç yürektir.
Töre,
Bir çınar gibi köklü.
Dalları çağlara uzanır,
Yaprakları dökülse bile
Kökü ölmez.
Kut,
Altın taç değil,
Bir kararın nurudur.
Onu taşıyan
Hükümdar değil,
Hakkı seçen kuldur.
Börü yürürken
Sessizliği kılıç gibi deler.
Mazlumun duası
Onun kalkanıdır,
Zalimin korkusu olur.
Ey evlat;
Yol uzun,
Gece derindir.
Ama unutma,
Yıldızlar pusula olur.
Ve bil ki;
Her yürüyüş
Bir nesli uyandırır.
Börünün adımları
Çağı açtırır, çağı kapatır.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ
(3 Eylül 2025)
5.0
100% (2)