4
Yorum
31
Beğeni
5,0
Puan
250
Okunma
Kırık bir kalp taşıdığıma dair konuşmayın...
Kalbim kırık!
“Vurgun yemiş balık gibiyim.” demiştim;
oysa suyun içinde uçuyorum sanmışım.
Gözyaşlarımdan bir yudum içip,
kesiverdim hıçkırığımı...
Sustum.
Şimdi kendi işimi
kendim mi görmüş oldum?..
Daha kaç ızdırabı,
tuzlayarak yaralarıma basacaklar, kim bilir!..
Kim bilir daha kaç gece,
sabah olsun diye yalvaracağım?..
Uyudum.
Düş beklerken,
kendime kabus seçer oldum...
“Karabasanım arkadaşlarını da almış, gelmiş:
— Tek yetemiyorum seni korkutup uyandırmaya!
Uğraşma artık,
rüyalarda bir yalancıyı aramaya!..”
Ne garip...
Uzak iklimleri yakın kılan gökkuşaklarını toplayarak,
ilmek ilmek büyüttüğüm sevdamın
en kutlu vakitlerini hiç bitmeyecek yarınlara ısmarlayıp;
gün gün hayalinle yaşadığım rüyalardan,
karabasana kök söktüren düşlere...
“Göç yolunu kaybetmiş kuşlar,
benim kadar kaybolmamıştır!..”
Bugün gidip soracağım anneme:
— Ben doğdum ama,
belki kalbim daha hiç doğmamıştır...”
İsmail Yılmaz
5.0
100% (7)