26
Yorum
64
Beğeni
5,0
Puan
417
Okunma
Menzil-ü menzil geçerim, râh-ı seferdir kârım,
Her durakta figân eder, âh ile ben göçerim.
Sûznâk dillerde hep efgân-u hasret biter,
Perdede yâr hayâliyle târumârım, göçerim.
Şâm-ı firâk içinde yanar şem‘i hicrânım,
Sâye gibi ser-geşte, bî-karârım, göçerim.
Her konağım gurbet, her menzilim mâtem olur,
Gözyaşımı peronlara arz ederim, göçerim.
Yollara şâhid olur âh-ı derûnum Müjgân,
Bu gazelde fakîrâne zâr-u zârım, göçerim.
Menzil-ü menzil: Durağa durağa, konak konak, aşama aşama
râh-ı sefer: Yolculuk yolu, sefer yolu, yolculuğa çıkan kimsenin tuttuğu yol
Sûznâk: Gönlü yaralı, yanık bir âşığı nitelemek için kullanılır
efgân-u hasret: “Feryat ve özlem” demek.
Şâm-ı firâk: Ayrılık akşamı
şem‘i hicrân: Ayrılık mumu
âh-ı derûn: Gönlün derinliklerinden kopup gelen içli bir feryat
Rayların dilinde susmuş saatler,
Valizler kadar ağır bakışlar taşıyorum.
Her peron bir çocukluğumdan arta kalmış,
Her tren sesinde yüzümde çoğalan gurbet.
Cam kenarında unuttuğum gölgem
Yanağımda soğuk bir cam izi,
Rüzgârın getirdiği is kokusuna
Yavaşça bıraktım adımı.
Yollar büyürken içimde,
Ben küçülüp sığıyorum bir bilete,
Kardeşçe dokunuyor bana istasyonlar
Ve ben her inişte biraz daha eksiliyorum.
Bir çocuğun cebine sakladığı ekmek gibi
Sıcak bir yalnızlık taşıyorum.
Çocukluğumun topaç sesleri
Şimdi raylara karışıyor,
Bir tren düdüğüyle dağlara savruluyor
Unuttuğum ninnilerin tınısı.
Annemin avuçlarından düşen ekmek kırıntısı,
Şimdi yol kenarında aç kuşların rızkı.
Gözlerim, uzak pencerelerde
Henüz uyanmamış ışıklar arıyor.
Ve ben,
Her istasyonda biraz daha büyüyen,
Her durakta biraz daha yetimleşen
Bir yolcuyum.
Müjgân Akyüz Dündar
5.0
100% (33)