8
Yorum
41
Beğeni
0,0
Puan
421
Okunma

Unutulmuş aşk...
Kadın, yıllardır aynı odada aynı adamın yüzüne bakıyor. Yüz aynı, eller aynı, gözler aynı. Fakat gözlerin ardındaki dünya, her gün biraz daha silinmiş, biraz daha bulanmış. Onu tanımayan bir bakışla karşılaştığında, içi paramparça oluyor; ama yine de sabırla, bir anne şefkatiyle saçlarını düzeltiyor, omzuna yastık koyuyor.
Onun için zaman artık saatlerle değil, hatırlanıp hatırlanmamakla ölçülüyor. Bir gün, sevdiğinin ağzından kendi adını duyar mıyım? diye bekliyor. Belki tek bir kelime, tek bir bakış, bütün yılların hasretini silecektir. Ama o bakış gelmediğinde, kadın kendi içinde yeni bir yol buluyor: Hatırlatmasa da, her gün yeniden öğreniyor onu. Yeniden tanıyor, yeniden seviyor.
Göğsünde taşıdığı kor, işte bu sabrın ve özlemin meyvesi. Bazen sessiz bir yanış gibi, bazen de içini kavuran bir yangın gibi. Ama hiçbir zaman sönmüyor. Çünkü sevgi, hafızadan daha derin bir yere yazılmıştır.
Kadın biliyor ki, unutmak onun yazgısıdır; ama hatırlamak, kendi cezası. Yine de bu cezayı gülümseyerek taşıyor. Çünkü bazen en ağır yükler, insanın en gerçek sevgisini ortaya çıkarır. Ve belki, bir gün, ansızın… adam gözlerini kaldırıp ona bakacak, tanıyacak. İşte o an, yılların suskunluğu tek bir nefeste eriyip gidecek.
Peri Feride ÖZBİLGE
"Bazen sevdiğin, seni tanımaz; ama sen yine de ona ait kalırsın."
Göğsümde uyuyan bir kor var,
ne söndürmeye cüretim var,
ne de harlamaya.
Onun dumanıyla besleniyor kalbim,
suskun bir dağın bağrında
küskünce tüten ocak gibi.
Yıllardır aynı rüyaya uyanıyorum:
Sen birden bakıyorsun gözlerime
ve dünya yeniden doğuyor.
Kelimeler geri dönüyor dudaklarına,
hatırlıyorsun beni,
hatırlıyorsun adımı,
ve ben yılların suskunluğunu
tek bir nefeste siliyorum.
Ama sabah oluyor,
boşluk aynı boşluk;
gözlerin bana bakıyor,
ama tanımıyor.
Ve ben,
bir yabancının omzuna başını koymuş
sevdalı gibi bekliyorum.
Ey hatıraların kapanan kapısı,
ey unutuşun taş duvarı,
bir gün aralanır mısın?
Bir gün, gecenin en kuytu anında
bir kıvılcım gibi düşer miyim zihnine?
“Bu kadın kim?” deme,
“Benim kadınım” de, bir kez olsun.
Bazen susuyorum,
çünkü sözlerim sende yankı bulmuyor.
Bazen konuşuyorum,
çünkü susmak daha ağır.
Ve her iki halde de
kor büyüyor göğsümde,
titrek ama güçlü,
kendi kendine yanan bir ateş gibi.
Gözlerimde bekleyen bir nehir var,
taştığında sana akacak;
taşıdığı her damla,
yılların hasretini, sessizliği
ve içimdeki yangını anlatacak.
Bir sesim var,
unutulmuş şarkıları çağırıyor;
ama senin hafızan,
zamanın elinde eriyen bir mum gibi,
ben her damlasını topluyorum,
elimi yaksa da.
Göğsümde uyuyan kor,
belki de benim kaderim.
Hatırlamasan da,
unutmalarına rağmen,
ben seni her gün yeniden öğreniyorum.
İlk kez görüyormuş gibi,
ilk kez sevmiş gibi,
ilk kez yanıyormuş gibi…
Ve belki, bir gün
yeniden doğarsın hatıralarında.
Belki, bir bakışınla uyanır bu kor
ve ateşe döner göğsümde.
O vakit,
ben yıllardır bekleyen bu kadını sana anlatmam artık,
çünkü gözlerin her şeyi söylemiş olacak;
sözsüz, sessiz, vakur ve bütün.
"Unutmak onun yazgısıydı, hatırlamak benim cezam."
Peri Feride ÖZBİLGE
26.08.2025