0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
200
Okunma
Sabahın İlk Işığı
Sabahın ilk ışığı yok bu gece,
Yıldızlar bile dönmüş gözlerini.
Rüzgar sessiz, duvarlar soğuk,
Zaman bile bırakmış kendini.
Gökyüzü sormaz olmuş hâlimi,
Karanlık her köşeyi aynı dille boyar.
Ne umut sızar çatlaklardan,
Ne de geçmiş el uzatır.
Gözlerim açık, içim kırık,
Uyku bile çekilmiş kenara.
Kendi gölgeme sarılasım var yine,
Ama o da ürkmüş, uzak bana.
Ama hâlâ bir sızı kalmış içimde,
Ne tam acı, ne de teselli.
Adını bilmediğim bir bekleyiş gibi,
Geceyi dinliyor, sabaha susuyorum.
Bir pencere çizdim hayalimde,
Camında buğulu bir nefes gibi.
İçeri süzülsün diye bir umut,
Kilitli kalbime yer açıyorum gizlice.
Kendime yabancı, aynama suskun,
Bir siluet gibi geçerim içimden.
Ne yolda iz, ne yürekte ses kalır,
Yalnızlığın bile sesi kesilir bazen.
Geceyle dost olmuş bir yanım var,
Ama sabahı da unutmamış kalbim.
Yorgun dizlerime rağmen yürürüm hâlâ,
Bir ışık düşsün diye ellerime.
Ne kalbim tam kırık,
Ne de ruhum sapasağlam.
İkisinin arasında bir yerdeyim,
Yani tam da “insan” dediğin yerde.
Karanlık boyar her yeri aynı renge,
Ama içimde hâlâ ayrı duran bir şey var.
Bükülsem de, susup kalsam da,
Benimle kalan bir ben var.
Hakkı kalabalık