54
Yorum
102
Beğeni
0,0
Puan
2621
Okunma

Bir yangının küllerinde
seni ararken,
sorular sormuyorum artık
çünkü cevaplarını biliyorum.
Kokun,
miski amber gibi,
damarlarıma kadar sızıyor.
Her nefeste biraz daha sen oluyorum.
Bu şehrin ıssız sokaklarında
gölgeni arıyorum.
Ama seni bulmaya çalışan
gözlerim üşüyor.
Geceyi örtüyorum üstüme
üşümesin diye adın.
Biliyorum,
pencerelerin örtülü
ve
kalın perdelerin ardında
kendini saklıyorsun.
Ama ben,
camının buğusuna
adını yazacak kadar cesurum hâlâ.
Bazen,
bir gülüşün,
bin kez ölmeye değer oluyor.
Bazen,
dokunuşun,
ölüme bile razı geliyor.
Sensizliğe bile
senli anlamlar yüklüyorum.
Ben susuyorum,
çünkü susunca
seni içimde
en güzel şiirim gibi büyütüyorum.
Sesin bile değse
kağıt titrer, kalem ağlar.
Göğsümdeki her yara izini
bir öpücüğünle iyileştirirken
kelimelerim seni sana
anlatıyor aslında.
Ama hiç duymuyorsun
şiirlerimde fısıldayan seni.
Şiirlerimden bir yol yapıyorum,
kanayan yüreğime;
orada bir çiçek açacak
ve ben
o çiçeğin
adını
sen koy diye
bekleyeceğim.
Ve belki o gün,
sesime saklanan çiçekler
senin sesinle
açacak.