0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
174
Okunma
Bir tabut sokağın başında,
Benim içimden sökülmüş
Bir hayatla gidiyor.
Yaşamak hep aceleydi,
Ölmek içinse çok erkendi.
Sadece ölen mi gömülür?
Ya ardındakiler?
Bir mezara
Kaç hayat sığar, sence?
Toprağa gömülen bedenler,
Geridekilerin acılarını yeşertir.
Gözlere amansız bir darbedir veda,
Ağlamalar, arzı ve arşı titretir.
Şimdi nasıl veda edilir?
Nasıl alışılır bu yokluğa?
Bir mezar taşı var önümde:
İki tarih arasında kısalan bir ömür.
Hayat ve ölüm,
Aynı evin iki kapısı gibi…
Biri girer selamsız,
Diğeri çıkar vedasız.
Şimdi toprağın altında sensin,
Ama aynı gökyüzü altındayız.
Aynı yerdeyiz aslında…
Sadece olmayan sensin.
İçimdeki ben seninle göç etti.
Biliyorum…
Belki bir gün
Aynı toprağa karışacağız,
Adınla değil,
Ruhunla konuşacağız.
Ve biliyor musun?
Ölüm aslında sessizlik değilmiş…
Çığlık çığlığa susmakmış,
Bir daha hiç “gelmeyecek” birini
Sürekli kapıda beklemekmiş.
© Fatih Bilen | Tüm telif hakları saklıdır.