3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1087
Okunma
Şiir bilmez bu kent
Düşlere karanlık sustu
Konuş yağmur
Konuş bulut
Aç göğüslerini toprak
Hani o çocuk
_Hadi çocuk
Sende uzan dudaklarınla
Ananın göğsüne
Öpe öz hilal meme uçlarına dokun
Sende şiirini okur musun?
İçimde ki duygu
Yalnızlığa öfke saçar
Susamışım geçmişe
Yağmuru öpmek istediğimden olmalı
Konuş benimle konuş
Bilmediğim dilde.
Öksüz çınarda kuş
Ne cılız
Hain bir iki diken var
Kıraç toprağın ortasında
Dokunsam tenine batar
Dirilir vuslat.
Hiç şiir bilmezler
Aynı dokudan beslenir
Kan damarları
Unuttuklarını hatırlamak mı?
Uzak ülke
Silkinir bedeninden ruh
Geçmiş tokat yer.
Viran olur mevsimin sabahı
Diklenir yıldızlar
Elinde yaldızlı oyuncak
Silker rengini
Bomboş avuçlarım
Titrek sesin..
Düşünürsün
Sen nerdesin
Dalmış uzak uykulara şair
Şiirsiz ülkenin kenar semtlerinde
Omuzlarında ağır yük
Boşaltmak için aradığı iskele
Gemilerini yitirmiş limana sığıntı aşkın peşinde.
Konuşur birden konuşur
Yağmur konuşur
Kuşlar konuşur
Birazdan tanışma faslı
Ölüm konuşur..
Sucunu itiraf eder
İnsanın sol tarafı
Dava sofrasında hak aranırken
Hakkını arayan bulur
Öyle güzel bir söz ki
Bakınca...Tek kurşunla vurulur.
Acının keyif verdiği anlarda.
Çaresizliğin dumanı savrulur
Gıyabında çok suç dosyası var
Seçmen gereken ne ki
Ölüm türküsünü söylerken
Yağmur ıslatır toprağı.
Umuda avuç acarsın
Ne acımasız rüzgâr bu
Alıp götürürken bir kere sormadı…
Hiç mi hatırımız yoktu.
Şiirsiz ruhuma bir mısra ekledim
Vefa dediğin ne ki, vefasızlığı öğretti.
Benim az konuşmam
Senin çok konuşmanın keyfini çıkarır
Dudaklarımı ıslat şiir
Anamın su serptiği yufkaya
Kaya ekmeğini siz yemediniz ki
Şiir’i tuz yapsanız.
Hiç seni duymayacak şair... Ve bu şehir.