7
Yorum
33
Beğeni
5,0
Puan
314
Okunma
Sahte bir diyardı burası.
Simsiyah gölgeler,
Bembeyaz örtülerle kapatmıştı aynaların üstünü.
Hepsi kendi karanlığını saklıyordu.
Her samimiyetin ardında
İhanet vardı,
Fısıltıyla kurarlardı tuzaklarını.
Ne zaman bir masumiyet görseler,
Saplarlardı kör bıçaklarını.
İkiyüzlülerdi...
Her yüz kendi maskesinin esiri.
Ve ben
Delice esen bir rüzgara, umut bağlıyordum,
Belki Silip süpürür diye bu kiri.
Yüzlerce kelime yer arıyordu
Dudaklarımın arasın da,
Hepsini toplasan bir cümle dahi etmiyordu kimsenin nazarın da.
Bir gayya kuyusunun dibinde haykırmıştım,
Arkadaşlarıma,
Sevdiğime,
Dostlarıma.
Sesimin yankısı
cevapsız kaldığında anladım
çaresizlik neydi.
Sanki,
Kabul görmeyen bir duanın son nefesiydi.
Allah şahittir ki,
O an içimde bir yerde
İsrafil sura üflemiş gibiydi.
Yedi kat arşa çıkmak isteyen
bir huma kuşu gibi beslemiştim umutlarımı oysa.
Kanatlanıp uçacaktım,
İçimdeki gürültü ağırlık yapmasa.
Sustum,
anlatamadığım herşeyi
Gömdüm içime,
Önce patladım bir volkan gibi,
Sonra
Küllerimle örttüm bütün sesleri.
Ne yaparsan yap anlamıyorlardı.
Kendilerini aklayıp,
Hep suçu başkalarına yüklüyorlardı.
Halbuki
Ne yağmur yağıyordu
Ne de Rüzgar esiyordu
Hava da puslu değildi.
Yine sebep arıyorlardı bu hallerime
Ve o gece
suçlayacakları bir dolunay bile yoktu gökyüzünde.
5.0
100% (12)