6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1104
Okunma
Bir kent ki öne çaresizlikten elleri üşümüş
Sonra ise havası, suyu ve ekmeği bozulmuş
Sevdası ise ayakaltına ve maziye gömülmüş
Kara bulutlar kirli ve kara bir mendil gibi
Örter yalnızlığını gecelerde
Bir kent ki çarpıklığın ve
Ruhu üstünde kirli bir çöküşün sancısını çeker,
Her taraftan dağlanmış bedeninde.
Bir kent ki kalesi binlerce yıllık mazinin uykusunda
Kedisinin gözlerinde güneş ve deniz bağlı
Yüksek dağları,
Toz- duman olmuş hayallerin gamını yüklenmiş
Göğünde martıların bağrışmalarına
Yine bu kentin denizi ses verir coşkun yüreğiyle
İnancı ve saf kalbi taşırken bu biçareyi
Sol yanından bir kurşunun acısını duyumsar
Henüz mevsimi gelmeden yaprakları dökülür ellerine
Kaç kişi bilir ki her kentin bir çocuk olduğunu,
Sevgiyi ve şefkatli elleri çoktan hak ettiğini
Yoksa her geçen an çocuksu gözlerinden
Dökülen yaşlar avuçlarımızı doldurur
….
Avuçlarımız hala dolmadı mı?