1
Yorum
17
Beğeni
0,0
Puan
383
Okunma

sencede mevsimlerden
bahar mı?
uzadı yani yolumuz
çatlayan toprağın
toprağa sabrı gibi
su-su-yo-rum
sana.
sadece sana..
bırak eksik kalsın
birazda yarının
ve anın..
dalın budanmış
kıvrımından
sokulup uzanıyorum
sana diyorum.
-sürgün/üm.
sen ki şimdi
Haziran alacalarına
düşler ekiyorsun
bir uykunun kollarında
bazen kısıyor gözlerin
kimse görmese
ölür müydü
böyle özlem/özlem
şşş tamam
şimdi ben noktayım
alt dudağının kıvrımlarında..
ve bilki sevgilim
olmayan sevgili;
parmak uçlarımla
yüreğimi dikiyorum
ve acı duyduğum tek an.
koparıp dudağımın
kenarından
en keskin düşü/şü
savuruyorum
sırtının patikalarından.
tutku...
hiç dokunmadığım
tenine bulaşan
soluğumun dirhem dirhem
çekilmesi kuytularıma ki
aklımda yarı açık sırtın var
gidiyorsun öyle ya...
dönüp b/akmadan
ve yanağına dokunuyorum
yanağımla
dur ve bana b/ak
gidiyorum.
uykusuzluğum sağanak
odalarına
bir rüya var edip kendime
duvarlarını bütün duvarlarını
ellerimle boyayacağım
önce maviye
sonra sana ki
kapkara gidiyorsun
ve kış bitiyor
ölüyoruz ya
her bahar durmadan
sanki; bizi
güneş çarpmış yatsılarda
rahatlamamış
ve tedirgin bir akıl
bırakarak bana
sınırlarını zorlayarak
çılgınlıklarının
savuruyorsun
saçlarının kırıklarını
ırmağa
akıp gidiyor o kağıttan gemi
toza dönüştü demek ki
bütün karalar...
hangi kapılardan
bahsedebilir ki insan
çıkıp gidiyorsa
göz bebeklerinden
sinsice...
görmedim farzet
tam yüreğime çarpan
bu ayaz
hiç öpmediğin
parmak uçlarımdan
uzak dur
çatlayan dudağın kadar
sızlıyor içim..
gözüme kaçan
kum tanesi kadar
uyku...
bütün gidilmemiş
yolların sonunda
ayak tabanlarıma
bulaşan kir
ve ellerime biraz...
saçlarımda,
sonu belli olmamış bir
ihtilal...
yenilmeye hazır
bir gün daha.
doğuyor/ya da
batıyor.
dibine kadar.
ölümün ve özgürlüğün.
ve gül/üm
ıslak saçlarından
dudağa çekilen bir damla
sızıp/içine akacak ki
için/içim...
(...)