7
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
208
Okunma

Akar mı yine öyle güzel şu gümüş dere
Verir mi hazzını sesi, dökülen yapraklar
Aynı ezgiyi tutar mı yıllar öncesinin saz
Ve özlemle beklenen midir gelecek şu yaz.
Bilmem ki göğe yükselen uçurtmalar nerede
Bir senfoni orkestrası gibiydi gezindiğim dere
Eksik olmazdı ta sabahtan sesleri kuşların
Niçin dumanı gitmiyor şu karşı dağların?
Yollar aynı, aynı ağaç, farklı olan ne
Gümbür gümbür akarken çay, bu sessizlik ne
Nasıl da taşımış devasa taşları yığmış bir yere
Bir ayak gitmek ister, gönle teselli
Niçin geridedir diğeri, nedir beklenti?
Onlarca yıldır koştuğumuz, neşeyi bulduğumuz
Yaşa takılmadan birden çocuk olduğumuz
Zamanı koyup ceplere durdurandık biz
Nasıl da elden gitti bu efsunlu giz.
Tutulur muydu el, ayak, kol, duru mu yerinde
Göze uzak mı kalırdı ta karşıki zirve
Açık yükseğine göğün, yeşilin de derinine
Bir şeyler vardı anlamlı kılan, değerce özde.
Rengini kimler aldı hayatın, nerede güneş?
Anladım ki neşen yoksa yaşam bir çilekeş
Bir daha denemek zamanı, aksın ki hayat
Takıntılar, kuruntular ve çirkin vesvese
Gündüzlerin katiliymiş, getirdiğiyse gece.
İnsan doğmak güzel fakat, mevzuu o değil
Hissiyatlar törpülüyse neşeye yok meyil
Başkalarının yüzünde iz olmak varmış
Gönüllerde yer edinmek ne büyük kârmış
Vermese de hazzı hayat pek önemi yok
İstikamet hep belliymiş ve fıtratta saklıymış
Bir sihirli yaymış elimizdeki ve sihirli de ok.
Oğuzhan KÜLTE
5.0
100% (10)