0
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
164
Okunma

Zilhicce
Hicri on ikinci ay.
Bir yıllık yaşam bilançosu veya muhasebesi nedir diyelim mi!
Bir yılın acı ve tatlı yaşanmışlıkları,
geride bırakma bir veda değil mi!
Haccı ekber, veda tavafında sevgiyle yapılan vazife veda değil mi!
Hz İbrahim as, kulluğun rütbesinin daha ötelerine varması, Sözünü, vadini yerine getirmesi, sorgusuz teslimiyeti yaşaması.
fedakârlığındaki samimiyeti, Rabbine kulluğundaki son ibadet veda değil mi!
Hz. İsmail’in sabrı ve merhameti, Babasının Rabbine teslimiyetindeki tesellisi veda değil mi!
Hacer Annemizin nefesindeki
yaşam mücadelesi, (kalb )varlığı evladının emniyeti, koruma vasfı sağlam duruş, sefa ve Merve’de gidip gelmesi bir veda sembolü değil mi!
Peki bu vedalaşmaların özünde ne var, Şuur ve benlikle yapılan hareket değil mi!
Ene ve enaniyet ne durumda, Vedaları suçluluklarla mı arkamızda bırakıyoruz, tefekkür etmekle mi!
İşte, bu tablonun için de,
bilmeceyi çözmek için araştırıcı olmaya gerek yok değil mi!
Öyleyse geride kalmış yaşanmışlıklara güzelliklerle veda et.
Sorgu ve beklentiyle veda etme.
Yeni Hicri yılına, bu içten dileklerle gir.
İbrahim as açık beyanı olan ayetiyle noktala.
“inne rabbî le semîud duâ(duâi).
Şüphesiz Rabbim duayı işitendir.”dedi ve sadece duaya sarılmanın bir teslimiyet olduğu nişanını gösterdi.
Evet hayat ve yaşam içindeki veda busesi, duanın özü olan teslimiyeti anlatan, Tevhid ilmine her daim yönelmek ve sarılmaktır.
G.Gül
5.0
100% (1)