0
Yorum
9
Beğeni
4,7
Puan
162
Okunma
Sert kayalarda açtı gözünü,
bir fırtına bekliyordu eşiğinde.
Ne gök aydın,
ne toprak sakindi.
Biliyordu—
çürümüş duyguların kaynağına
bir gün varacaktı.
Ama o güne kadar
taşıyordu içini kemiren yükleri,
sözde dert edilen geçici yığınları…
Omuzlarında tonlarca ağırlık,
gönlünde kırk yamalı sükût…
Umutla bakıyordu,
çünkü umutsuzluk günah gibiydi
ona öğretilen dünyada.
Zamanın en küçük zerresine
bir çocuk gibi sarıldı—
ve işte tam orada
çağın çürüklüğüne uyum sağlamaya
zorlandı.
Kendi kendine konuşmadı,
sustu.
Yalnızca
gözlerini göğe kaldırıp
şunu söyledi içinde:
“Ey kalbim,
fren yapma artık.
Sal yüreğini rüzgâra.
Akmıyorsa hayat,
sen taşı akıt.
Etme.
Etme ki yakmasın seni
dert ettiğin dertsizlikler.”
Ve işte o an,
içine düşen
en son taşı da sustu.
5.0
67% (2)
4.0
33% (1)