0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
75
Okunma
Yıldızlar dizilmiş kafamın tavanına,
Gece üstüme çöküyor, konuşur gibi bana.
Soğuk hava içime işlerken
Tatlı bir kokuda kaybolur zaman.
Kalbim pat pat — hayır, bu bir ritim değil,
Bu bir devrim, içimdeki kıyametin sesi.
Yüzün, gözlerin... konuşuyorlar mı bana?
Yoksa ben mi kurdum bu filmi kafamda?
Güvenmiş, geçmişmiş, yaralarmış —
Hepsi birer şarap lekesi gibi dökülmüş zamanın üzerine.
Perdeleri çektim, gurur içeride kaldı,
Ben dışarıda, ayakta zor duran sarhoş bir hayal gibi.
Ayılamıyorum, çünkü ayılmak ihanet olurdu sana,
Ben bu deliliği seçtim — bilerek, isteyerek.
Yıldızlar eskisi gibi değil belki,
Ama ben hâlâ onlara bakıp seni delice sevebiliyorum.