ahh keşke masal olsan da
sisli her gecenin ikinci yarısı
anlatabilseydim kısmetsiz güzelliğini
ay ışığının paslı sarısına



ben yanımda
kara kış karanlığının kahrı
sen yanımda
gün ışığı baharların cıvıltısı
dalıp gidiyorum bazen öylece
koyu kahve gözlerine



sabahların
sihirli seherinde
maziden kalma sessiz bir sensizlik
gelip dayanıyor sevgi eşiğime
yokluğuna şahadet ederken
teneffüs ettiğim her nefesim
inceden inceye ruhumu titretiyor
kulaklarımda çınlayan buğulu sesin



kızılırmak akışlı
çeşnigir nakışlıdır
senden sonra bütün hayallerim
gözlerinden
yanaklarına süzülürken
çiseleyen yağmur taneleri
biz olmanın tanımı gibiydi
cam terasın huzur dolu aşk aurası
bir fincan kahvenin sevgi sıcaklığı



gönül günlüğümde
kurşun kalem izleri
kasıklarımızda
fırtınaya dönüşürken
kalplerimizin mutedil çırpıntısı
kılıksız harfleri
kuralsız kelimeleriyle
bizim hikayemizi kirletirken
ifşa aleminin edepsiz edipleri
yarınlarımıza
güvenli bir liman arıyordu
sevda yelkenlimizin acıya çalan açmazı



ve
gün güneşi kovalayıp
başlarken ıssızlığın mahremiyeti
bir çığlık yırtar geceyi
bir hıçkırık durdurur zamanı
yanı başında
berzah alemine yolu düşmüş
sevda kokulu bir melek
dilinde “ben senden razıyım
helallik isteme benden” terennümü
düşersin düşlerinden gerçeğin peşine
ve işte o an
yalın ayak çıplak yürek
yeniden başlar
huzur diyarından çile yurduna
sonu olmayan yolculuğun


ah yine gelip çattı
girizgahının gizinde keremle aslı
finali hicran davetiyeli bir şiir faslı
kemale eremese de emsalsiz emellerim
ben de senden razıyım cennet kokulum
varsa hakkım helaldir sana
anacığının ak sütü gibi bilesin…