Dalgalı ateşten yaratılmış varlıklar,
Cinler âlemi, görünmeyen bir diyar.
Topraktan değil, alternatif akımdan doğmuşlar,
İnsandan farklı, ama kuldur onlar da.

"Ve cannı dalgalı ateşten yarattı" der Rahman,
Her yaratık O’na kulluk etmek için var bu cihanda.
"Ben cinleri ve insanları bana kulluk etmeleri dışında
Yaratmadım" buyurur Zariyat’ta Yaradan.

Nicesi korkar, tapınır onlara,
Güç atfeder, sığınır karanlıklara.
Oysa onlar da kullar safında,
Allah’tan bağımsız değil varlıkları asla.

"İnsanlardan erkekler cinlerden bazı erkeklere sığınırlardı
Ve onların şımarıklığını artırırlardı" diye uyarır Kur’an.
Cin Suresi anlatır bu yanlışı açıkça,
Cinlere sığınmak arttırır sapkınlığı her an.

Onların da inananı var, inkâr edeni,
Allah’a itaat edeni, isyan eyleyeni.
Ahirette sorulacak hesabı her birinin,
İnsan gibi onlar da taşır sorumluluğun yükünü.

"İnsanların ve cinlerin hepsini bir araya toplayacağı gün"
Der ki Enam Suresi, o dehşetli mahşer anını tarif ederken;
"Ateştir durağınız; Allah’ın dilemesi dışında
Orada ebedî kalacaksınız" buyurur Hak Teâlâ.

Kimi cahiller nesep uydururlar Allah ile cinler arasında,
Oysa "Allah onların taktıkları sıfatlardan yücedir" Saffat’ta.
Ne büyük yanılgı, ne korkunç sapkınlık,
Allah’a ortak koşmak görünmez varlıkları.

Gözle görünmezler diye büyütme onları,
Bağımsız güç sanıp yüceltme yaratılmışları.
Her varlık gibi onlar da muhtaçtır Allah’a,
Gerçek kudret sahibi yalnız O’dur unutma.

İslam öğretir cinlerin hakikatini bize,
Ne korkulacak, ne tapınılacak varlıklardır özünde.
Allah’ın yarattığı kullardır onlar da,
Tevhid inancı budur: Bir’e yönelmek sadece.

Dalgalı ateşten yaratılmış olsalar da cinler,
Allah’ın hükmünden çıkamazlar hiçbir şekilde.
Ne bağımsız güçleri, ne ilahi sıfatları vardır,
Her şey gibi onlar da boyun eğer ilahi kadere.

İnsan aklı korkularıyla büyütür bazen,
Görünmez âlemin varlıklarını zihninde.
Oysa Hak Teâlâ vurgulamıştır Kur’an’da:
Gerçek güç ve kudret yalnız O’na aittir.