0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
131
Okunma
Evvelsi gün, diz çökmüştü beklerken röntgen kuyruğunda,
Korkuyordu, panik atak geçiriyordu, astımı vardı...
Midesinde uçuşan kelebekleri tükürdüğü anda,
Muhtemelen sinapslarında havai fişekler patladı.
Şöyle ki, insanların anlamsız sözleri bir Truva atı gibiydi,
Kan-beyin bariyerini geçti ve kortizol hormonunu yükseltti.
"Savaş ya da kaç" refleksi tetiklenen sevgili beyzade, yolunu kaybetti,
Son durağı çoktan geçti, şimdi ise tahtalı köyü boylamak üzereydi!
Çelik bir yalnızlıktan ördüğü kevlar kadar sağlam egosu,
Koruyordu onu kaotik korteksinin korkusuz korosu.
Kalpsizliğinin bahanesi yoktu, oldukça acı çekiyordu,
Belki de burada olmayı gerçekten de hiç haketmiyordu...
Ne için? Ne uğruna yaptın bunu evlat?
Ölmek gerçekten yok muydu aklında?
Ne için? Söyle bana, ne uğruna?
Olan oldu, artık bakmak yok ardına...
...
..
.
Ameliyathaneye getirildiğinde, üstünde Kral Henry’den kalma kaftanı vardı;
Çağın çok gerisinde yaşıyordu beyzade, uyum sağlama isteği hep laftaydı...
Ceplerinde tek bir metelik bile yoktu, olan sadece bir kağıt parçasıydı:
Şimdiye dek tüm aşk kurbanlarını kalbinde gömdüğü yerin haritasıydı.
Narkoz verilince kabustan fırlamış gibiydi, yeniden ayılmak istedi,
Hayati değerleri bilgisayardaydı, ama bu ona göre kvkk ihlaliydi...
Fikirleri teflon tava gibi yanmaz yapışmazdı, yaramaz ama acımasızdı,
Ama kendisi havaleden yanmak ya da hipotermiden donmak üzereydi!
Göğüs kafesinin içi eşek arısı kovanı gibi vızıldıyordu,
Vagus siniri pestil gibi ezilmişti, ne olacağını bilmiyordu.
Onu var eden bilinç, acaba abonelik iptal ücreti alır mıydı?
Elveda, Çav Bella, son vasiyetini bırakma zamanıydı...
Ne için, ne uğruna bunu yaptın kendine evlat?
Öldürmeyen şey gerçekten güçlendirir mi sandın?
Ne için, söyle bana, ha? Ne uğruna?
Olan oldu, dönüp bakmak yok artık ardına...
...
Merhaba, ben Doktor Günışığı, hoş geldiniz,
Oturun, bir saniye soluklanın, kahve alır mıydınız?
Rahat olun, sakinleşin, size yardım etmek için buradayım.
Şimdi, sizi rahatsız eden şeyden bahseder misiniz?
Ya da şöyle yapalım, her şeyi en başa alalım;
Çocukluğunuzu hatırlayın,
Adına aile dediğimiz ve bu iğrenç dünyaya sizi getiren,
Size fikrinizi sormadan bilinç veren ebeveynlerinizle ilişkiniz nasıl?
Hmm, evet, buna yakın bir cevap bekliyordum.
Peki ya, kendi seçemediğiniz isminizle hiç dalga geçen biri oldu mu,
Gözünüzün önünde canlandırın, o an nasıl hissetmiştiniz?
Anlıyorum, o halde devam edelim,
İnsan ilişkileri konusunda nasıl bir tavır takınıyorsunuz?
Demek istediğim, ah, yoksa çok mu soru soruyorum?
Bu konularda bir fikriniz olmalı, değil mi?
Ne, fikirler doğru olduğu için mi kabul edilir!?
Hayır, evlat. Fikirler, insanların hoşuna gittiği için "doğru" kabul edilir.
O halde, üstünü çizmekte fayda var, bunu bir aynaymış gibi düşün,
kendi aynanı al, başkasının aynasının tam karşısına koy ve arasında kal.
Yeter ama, bunu kaç keredir konuşuyoruz?
Sesini yükseltme, hey, evlat! Sakin olur musun?
Bu "normal" insanların bir zamanlar her gün yaptığı bir şeydi.
O yüzden kafandan çıkar tüm bu saçma fikirleri, hadi.
...
..
.
Ertesi gün, elinde kanlı bıçak vardı, anatomisini ayırmak istiyordu,
Tüm motor fonksiyonlarına son verecekti güya...
Yani, o kadar konuştum, hatta Jung ve Freud’dan bahsettim ona,
Ama o bir köpek gibi elimi ısırmayı bekliyordu...
Açık olmak gerekirse çocuk, bu kadar inatçı olmanı beklemiyordum,
Ve tüm sorunun bir öpücükle hallolacağını dahi bilmiyordum.
Çünkü tüm testlerin öne sürüyor, beyzade, kanında akıyor:
Nazizm ve nihilizm... tabi oldukça da narsistsiniz.
Ve şunu da söylemezsem biraz eksik kalıyor:
Heterodoks ruhlu korkunç bir homoseksüelsiniz.
Evet, tüm doktorlar gün sonunda kendini sevmeyi öğütlüyor,
Ama neden bunu yapasın ki, çünkü herkes senden nefret ediyor:
"Sorun yaptıkların ve kişiliğin değil, ama içeride bir şeyler yanlış hissettiriyor..."
Tımarhaneye mi toplama kampına mı gidiyorsun?
Evlat, gerçekten ölmeyi bu kadar mı istiyorsun?
Neden başkasını umursamak yerine kendine odaklanmıyorsun?
Kabul etmek gerek, bazı şeyler kendine hastır, bunu sen de biliyorsun.
Tüm masumiyetini koy masaya, dünyanın en güçlü narkozunu vereceğim sana,
Aklını yitireceksin, ama az önce de az kalsın hayatını yitiriyordun,
O yüzden sanırım... Merak etme, iyileşeceksin!
Ne için yaptın bunu kendine? söyle evlat, ne uğruna?
Ölmeyi bile beceremeyecek kadar acizsin, artık anla.
Ne için yaptın, ne uğruna?
Olan oldu, artık ardına dönüp bakma,
Çünkü ardında hiçbir şey kalmadı,
Demek istediğim, kendine zarar verme diye bağlandın yatağına,
Bakabileceğin bir tek gri tavan kaldı...
Ne için yaptın evlat, ne uğruna?
Eğer seni sevselerdi, çoktan anlarlardı...
Ne için, ne uğruna?
Olan oldu, artık bakmanın anlamı yok arkana,
Çünkü EKG grafiğin gidiyor sadece aşağı ya da yukarıya!
...
..
.
5.0
100% (1)