0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
176
Okunma
Kral Kaybederse..!
Bir sabah, jilet gibi bir mart rüzgârı çekti içimi,
Yıllar öncesinden gelen bir karaltı gibi,
Yol kenarında yanmış lastik izleri,
Duvarda bir afiş: “müjde! yeni kaset çıktı!”
Ve senin sesin,
Arabanın teybine sinmiş.
Kral kaybederse, halk değil, bir çocuk ağlar önce,
Sonra gecenin radyo frekansında kaybolur giderler,
O zamanlar sevdiğin bir şarkı gibi,
Çizilir içimizde paslı bir çember.
Ben o çemberin tam ortasında,
Bir sokak lambası altında bekledim seni,
Yağmurda sigarasını ters yakan adam gibi,
Asi ama duygusal,
Kasıtlı değil, alışkanlık,
Neydi bizi böyle erken yaşlandıran?
Kral kaybederse, bir kadın uzaklara bakar,
Ağlaması hüzünden, yoksa kalbi yıkılır,
Gözlerinde “keşke”nin ilk harfi,
Dudaklarında “hiç”in son hecesi kalır.
Sokaklar ıslak, insanlar bedbaht,
Zaman tükenmiş, kaybolmuş hayat.
Sen gittin ya, bu şehre hüzün yakıştı.
Ben sustum, bu susmalarım ilk değildi de.
Ama bilirsin, Kral kaybederse, şarkı kalır geriye.
Biz o şarkıyla yeniden ağlarız çocuk gibi,
Çünkü bazı kayıplar büyümez içimizde.
Taksim meydanında bir afiş,
Altında yarım kalmış bir kavga,
Parkta unutulmuş kırmızı bir mont,
Ve o montun cebinde kendine yazılmış,
Ama hiç gönderilmemiş bir mektup,
Son satırında can acısı bir veda,
“Üzdüm seni biliyorum”
“Ne olur anla beni”
“Elveda..”
SAVAŞ ÖZEL
5.0
100% (2)