1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
177
Okunma
Az dirilip, çok fazla
Ölüyorum.
Kendini gizleyen
Biri değilim,
Ve hep zekamın
Üstünlüğünü kullanarak
Yaşadım,
Korkaklık soyluların
Cesaretse benimdi,
İşini bilir tavırlara
Gebe kalıp,
Sözlerimi hiçbir zaman
Ağzımdan kaçırmadan
Konuştum.
Halbu ki
O kadar çok
Kırık, dökük
Ve parçalanmış
Bir adamım ki ben,
Bir zamanlar
Sonsuzluğa sürüklenmiş
O vaat olmaktan bile
Kendimi çıkarmayı
Düşündüm,
Tanrı korkusunu
İçimde barındırmadan.
Ben
Aceleci, öfkesi
Basit kalkışmalarla
Parsellenmiş olan,
Sabırsız ve tatminsiz
Çağ dışılık kokan
Bütün insanlardan
Nefret ettim.
Yanı sıra
Cömertliğin halkasına takılıp,
Kıskançlık duymadan,
Paylaşmayı bilenleri ise
Daima hayranlıkla izledim.
Görüyorum ki,
Gençlik alevini
Çoktan yitirdim
Ve biraz yaşlıyım,
Soğuktan titreyen,
Gözleri hüzün kokan
Fakat ne mutlu
Bana ki şu an
Zaferlerin
Ve tertemiz
Zevklerin bilgeliğiyle
Yaşamış
Bir insanlık
Cennettiyim şu an,
Ne zaman ki,
Beni güçlendiren
Duygular eksilmeye başlar,
İşte ben o zaman
Az dirilip
Çok fazla ölüyorum.
Yaşamı zapt etmek
Ne kadar zormuş,
İnsan günü geldiğinde
Anlıyor herşeyi
Tıpkı kurumuş bir
Nehir yatağı
Ve daha sonra
Terkedilmiş bir
Değirmene dönüyor,
Üzüm suyunu
Çektiği vakit.
Nevzat TAŞKIRAN
5.0
100% (1)