Ne tövbeye meylim var, ne günahta kararım, Sensizliğe alıştım, yalnızlığı ararım. Çile dolu her gönlü, canan diye sararım, Kapanmış kapıların, hep ardına saklandım.
Kimseye gönül koymam, kaderim der çekerim, Vuslâtsız olan aşkın, hayâlinden çıkarım, Bir alev gibi yanan, sevdalara bakarım. Dert ehlinin yükünü, katar katar sırtlandım
Sitemim zamanadır, dargınlığım kendime, Kıyamadım ben sana, çile akar bendime. Ne kinle mühürlendim, ne selamla andıma, Hasretle yoğrulurken, hicrân ile boyandım.
Gecelerden geçerken yıldızları aradım, Her secdede bir niyaz, her niyazda murâdım, Ne gök duydu sesimi, ne incecik sırâtım, Bir yetim rüzgâr gibi sensizliğe âyandım.
Bir iz bıraktın bende, silinmez ömür kadar, Ne yazgı silebildi, ne zaman, ne de kader. İçimde kırık dökük, hüzünlü bir yadigâr, Bir yanım dert olurken, öbür yana dayandım.
Ben ki meczuplar gibi aşkın izine düştüm, Kırılmış aynalarda, hayallere üşüştüm. Kalbimle helâlleşip, ruhum ile döğüştüm, Küllenen sevdâlarda, bir alev gibi yandım.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Değerli Andelip, Her şiirin yazılışında bir hikmet, illa ki bir keramet vardır. Bazen bir sevgili, bir ayrılık, bir acı, bir umursamazlık, olumsuz bir tavır, kırıcı bir söz… Hayatta olabilecek insan ilişkilerindeki kararsızlıklar ve olumsuzluklar yazmaya, sebeptir. Bir şarkı, bir türkü bile insanın ruhunu coşturabilir, gönlünü oynatabilir. Şiirin yazılış sebebi veya olgusu elbette sizin içinde bulunduğunuz ruh halinin yansımasıdır. Aslında şiirin duygusuna fazla karışmamak gerekir. Anlatılmak istenen de öncelikle yaşayana ve dillendirene aittir. Ancak görüyorum ki, şiirlerinize yorum yazan değerli arkadaşlar çok rahatlıkla görüş ve düşüncelerini yazabiliyorlar. Bu eleştiriler veya öneriler yerinde ise şiire değer katabilir. Şairi dikkate almak isterse onu daha da geliştirebilir. Ve lâkin herkes bu durumu ne kabullenebilir, ne de hoş görebilir. Böylesi bir olgunluğa sahip değilse… Ben, sizin içinde bulunduğunuz ruh halinizi, bir bakıma görmezden gelerek, acaba ilk dörtlük aşağıdaki gibi olabilir miydi, diye kendimce düşündüm. Uyku haline yarı ölüm diyorlar ya… Ben de uyku ve uyanış, rüyalar ve kendinden geçiş. Belki konu dışına çıkmış olabilir gibi algılanabilir. Ancak niyetim konu dışına taşmak değil. Hele ki başkasının duygularını hiçe saymak ve şiirine müdahale etmek hiç değil. Sadece düşüncemin farklı bir yansıması. * Gönlümle helâlleşip, savruldum ah bu gece Seher vakti ürperip, kâbuslarla uyandım. Bitap düşmüş bedenim, yatıyordu sessizce Rüyaların kucağında kendimden utandım. * Fazla derinliğine inmeyeceğim. Bir dize için de düşüncemi söyleyip geçeceğim. 2. dörtlüğün 3. Dizesi: “Çile dolu her gönlü, canan diye sararım,” Çile dolu gönüllere “canan” demek ne kadar anlamlı olur, bilemiyorum. “Canan” yerine “merhem, çare, deva; benden, candaş…” daha akla gelebilecek nice sahiplenme kelimesi ile anlatılabilir miydi? . Şiirlerindeki duygu ve anlatım gayet etkili. Daha önce de bunu söylemiştim. Madem eleştiriyi anlayışla karşılayacak olgunluktasınız, ufacık dokunuşlarım olabilir mi diye yazdım. Haddimi aştıysam affınıza sığınır, bir daha yazmam. Açık sözlü olmanız tercihimdir. Bu şiirlerinizi okumayacağım anlamına gelmez. Böbürlenenlere, büyüklenenlere, kendini zirvede görenlere zaten söylenecek sözümüz olmaz, olamaz. Kim, kendini nerede görmek istiyorsa orada olduğunu düşünsün. Bizlerin göz seviyesi belli. En derin sevgi ve saygılarımla.
Estağfurullah hocam ne demek, Görüşlerinize saygım var..yapıcı olmak kaydıyla.. Ne demiş büyüklerimiz iki bilgi nir bilgiden hayırlıdır.. Terzi kendi söküğünü dikemezmiş. Bu nedenle şiiri yazan şair kendi eksiğini göremeye bilir. tabii ki dışarıdan bakanlar bu eksikliği daha iyi görülebilir. Bunlar usulü dairesinde söylendiği takdirde giderilebilir şeylerdir. ben kendimi şair olarak görmüyorum zaten. buradaki şair arkadaşlardan biraz kırıntı biraz ilham alabilirsek kendimi Bahtiyar hissediyorum. elbette ki kimse kusursuz değildir herkesin kusuru vardır Bizim de kusurumuz vardır. şiirin mükemmel olması mümkün değildir. Kişiden kişiye değişir ifade farzları, duygu, düşünce, anlatım tarzı, herkeste farklı farklıdır. bu insanın ruh haleti ve duygu yoğunluğu ile alakalı bir şeydir. Benim için duygu yoğunluğu fazla olan bir olay sizin için veya bir başkası için olmayabilir. Bu nedenle zaten şiiri anlamak için şairin ruh halini bilmek gerekiyor. Çok teşekkür ediyorum bu anlayışlı yorumunuz ve düşünceleriniz için eksik olmayınız saygılar..
Estağfurullah hocam ne demek, Görüşlerinize saygım var..yapıcı olmak kaydıyla.. Ne demiş büyüklerimiz iki bilgi nir bilgiden hayırlıdır.. Terzi kendi söküğünü dikemezmiş. Bu nedenle şiiri yazan şair kendi eksiğini göremeye bilir. tabii ki dışarıdan bakanlar bu eksikliği daha iyi görülebilir. Bunlar usulü dairesinde söylendiği takdirde giderilebilir şeylerdir. ben kendimi şair olarak görmüyorum zaten. buradaki şair arkadaşlardan biraz kırıntı biraz ilham alabilirsek kendimi Bahtiyar hissediyorum. elbette ki kimse kusursuz değildir herkesin kusuru vardır Bizim de kusurumuz vardır. şiirin mükemmel olması mümkün değildir. Kişiden kişiye değişir ifade farzları, duygu, düşünce, anlatım tarzı, herkeste farklı farklıdır. bu insanın ruh haleti ve duygu yoğunluğu ile alakalı bir şeydir. Benim için duygu yoğunluğu fazla olan bir olay sizin için veya bir başkası için olmayabilir. Bu nedenle zaten şiiri anlamak için şairin ruh halini bilmek gerekiyor. Çok teşekkür ediyorum bu anlayışlı yorumunuz ve düşünceleriniz için eksik olmayınız saygılar..
Bu şiiriniz, derin bir yalnızlık, aşkın acımasız hali ve içsel mücadeleyle dolu.
Her satırında bir kayıp, bir pişmanlık ve geçmişin izlerini görmek mümkün.
Gönlün helalleşmesi, ruhun bu çileye dayanması, sevdalı bir kalbin kırıklıkları arasında bulduğu çıkışı arayışı çok güçlü bir şekilde işlenmiş.
Rüyalarla aldandıktan sonra, hayatın gerçeğiyle yüzleşen bir içsel yolculuğun şiiri gibi.
Ayrıca, "küllenen sevdâlarda bir alev gibi yanmak" ifadesi, hem kırgınlık hem de hala bitmeyen bir umut taşıyor gibi.
Bu şiir, yalnızlık ve aşkın keskin çizgilerini çizerek okuyucuyu derinden etkiliyor.
Gerçekten güçlü bir duygusal yoğunluk barındırıyor.
şiirin kuvvetli ve zayıf yönlerini şu şekilde değerlendirebiliriz:
Kuvvetli Yönler:
1. Duygusal Derinlik: Şiir, okuyucuyu derinden etkileyen bir duygu yoğunluğuna sahip. Özellikle yalnızlık, pişmanlık, aşkın acısı ve içsel çatışmalar çok güçlü bir şekilde işlenmiş. Bu, şiire derin bir anlam katıyor ve okuyucuyu içine çekiyor.
2. Benzetmeler ve İfadeler: "Küllenen sevdâlarda bir alev gibi yanmak", "Bir yetim rüzgâr gibi sensizliğe âyandım" gibi betimlemeler şiire oldukça etkileyici bir görsellik katıyor. Bu tür metaforlar, şiiri daha anlamlı ve akılda kalıcı kılıyor.
3. Duygusal Zenginlik: Şiir, hem kelimelerle hem de duygu yoğunluğuyla zengin. Yalnızlık, aşk, pişmanlık, umutsuzluk ve içsel çatışmalar çok doğal bir şekilde ifade edilmiş. Şairin içsel dünyasına dair güçlü bir keşif var.
Zayıf Yönler:
1. Ağır Yük: Şiir, çok yoğun bir duygu yüküne sahip, ancak bazen bu yoğunluk, anlamın derinleşmesini engelliyor. Okuyucunun şiire derinden dalması biraz zor olabilir, çünkü her şey birbirine karışıyor ve bazen fazla yoğunluk anlamı gölgede bırakabiliyor. Biraz daha sadeleşme, anlamı daha etkili kılabilirdi.
2. Tekrarlamalar: "Aşk" ve "zaman" gibi kavramlar birden fazla kez tekrar ediliyor. Bu tekrarlar bazen şiirin akışını yavaşlatabilir ve anlamını basitleştirebilir. Ancak bu, şiirin amacına göre de değişebilir; şair burada belki de bir vurgulama yapmaya çalışıyor olabilir.
3. Daha Fazla Yapısal Düzen: Şiirin yapısı oldukça serbest ve bazen kafiyeli olmasına rağmen, bir ölçü veya ritim eksikliği hissedilebilir. Yapısal açıdan daha tutarlı bir biçim, şiire daha güçlü bir akış sağlayabilirdi. Bu, duygusal yoğunluğu destekleyebilir ve daha akıcı bir okuma deneyimi yaratabilirdi.
Genel olarak şiir, duygusal olarak çok güçlü ve etkileyici, ancak daha fazla yapısal düzen ve sadeleşme ile daha da etkileyici hale gelebilir.
Sürçi lisan ettiysem affola.
Her şeye rağmen şiirlerinizi okumanın ayrıcalık olduğuna inanıyorum.
Eyvallah kıymetli hocam . şiiri bu kadar detaylı incelemeniz eksiğini ve artılarını yazmanız takdire şayan elbette ki herkes gibi bizlerinde kusuru vardır kusurum yok diyen en büyük kusuru işlemiş demektir. Buradan da anlaşılıyor ki şiir konusunda daha kat edecek çok mesafemiz var Teşekkür ediyorum..
Eyvallah kıymetli hocam . şiiri bu kadar detaylı incelemeniz eksiğini ve artılarını yazmanız takdire şayan elbette ki herkes gibi bizlerinde kusuru vardır kusurum yok diyen en büyük kusuru işlemiş demektir. Buradan da anlaşılıyor ki şiir konusunda daha kat edecek çok mesafemiz var Teşekkür ediyorum..
Çok acele etmişsin.Cümleler basit kalmış.Ben böyle yazıncada birileri kıyamet koparıyor.Sizi tenzihen diyorum bunu.Şiiri şahlandıran kelimeleri nakış nakış işlemektir.Daha en baştan olan olmuş ne gibi.
(Gönlümle helâlleşip, savruldum zamansızca,) " Çok zayıf cümle bununla şiir binası kurulmaz" (Seher vakti ürperip, kâbuslarla uyandım.) "Buda günlük hayat cümlesi edebi lisan değil" (Harâp olan bedenim, yatıyordu cansızca,) "Cansızca" kafiye olarak tavsiye edilmez"sereserpe olabilirdi. (Hayâllere dalarak, rüyalara aldandım.) "Kıtanın en zayıf bölümü"
Şiir bakkal x in kullanamayacağı veciz sözcükler bütünüdür.
Yardımcı olabildiysem kendimi bahtiyar sayacağım.Sağlık afiyet dileklerimle
Sanat seviyesi yüksek olan sözcükler bütününün şiir roman hikaye hepsinde toplanması değilmi?Ben muğlak mı dedim acaba?Herkesin anlayacağı yani sadeleştirecekmiyiz o zaman gitti Besmele geldi adıyla.Ayrıca N.Fazıl çok fazla derin mana kullanan şairdir.Mesela "Elimde sûkutun nabzını dinle Dinlede gönlümü alıver gitsin" Buyur burda herkesin anlayacağı bişey varsa sitedeki yüzde doksan farklı yorum yapmazsa kalemimi kıracağım.Evet istediğiniz gibi yazın çizin kimse karışamaz.Ama kalite değişmez.Misal.
"Felek allem kader kallem eyledi Hind'de buda Tur'da Musa eyledi Beni bana herkes nasıl söyledi Dillerde destanda bu merak benim" Neyzen Tevfik
Veciz kıtadan eminimki tam ne diyor kimse anlayamaz.Çünkü sanat işte budur.Zira trigonometri ilkokul talebesine öğretilmez.Çalışacak trigonometri seviyesine kavuşunca öğretilecek.Suç trigonometri de değil seviyeyi aşağıda tutmakta.Baki Selâm
Eyvallah kıymetli dost hakkınız var. ancak.. Merhum Necip Fazıl'ın ifadesiyle söyleyeyim, ben ne şairim ne de fıkra muharriri, sadece etrafındaki olumsuzluklardan beyni zonklayanlardan biriyim. O nedenle sizler gibi edebi Kelime bulanmayabilirim belki ama gönlüme ve kalbime nebean eden duyguları elim ve dilim döndüğü kadar kelimelere dökmeye çalışıyorum. Herkesin şiir anlayışı ve anlatım tarzı aynı olmaya bilir. Olamaz da zaten farklılık zenginliktir hattı zatında.. Bana da soracak olursan sizin şair diye göklere çıkardığınız kimselerin ne ifadeleri bir ifadedir ne de anlatım tarzları bir tarzdır, eğer şairlik muğkak ifadeler ve gizemli sözcüklerle bir sur ve bir muamma dolu tumturaklı ifadeler ise ben şair değilim...Bence şiirde öyle dil kullanacaksın ki okuyan herkes anlamalı gatta bakkal x amca da anlamalı... Görüşünüze saygı duymakla birlikte bunları belirtmek istedim teşekkürler...
Sanat seviyesi yüksek olan sözcükler bütününün şiir roman hikaye hepsinde toplanması değilmi?Ben muğlak mı dedim acaba?Herkesin anlayacağı yani sadeleştirecekmiyiz o zaman gitti Besmele geldi adıyla.Ayrıca N.Fazıl çok fazla derin mana kullanan şairdir.Mesela "Elimde sûkutun nabzını dinle Dinlede gönlümü alıver gitsin" Buyur burda herkesin anlayacağı bişey varsa sitedeki yüzde doksan farklı yorum yapmazsa kalemimi kıracağım.Evet istediğiniz gibi yazın çizin kimse karışamaz.Ama kalite değişmez.Misal.
"Felek allem kader kallem eyledi Hind'de buda Tur'da Musa eyledi Beni bana herkes nasıl söyledi Dillerde destanda bu merak benim" Neyzen Tevfik
Veciz kıtadan eminimki tam ne diyor kimse anlayamaz.Çünkü sanat işte budur.Zira trigonometri ilkokul talebesine öğretilmez.Çalışacak trigonometri seviyesine kavuşunca öğretilecek.Suç trigonometri de değil seviyeyi aşağıda tutmakta.Baki Selâm
Eyvallah kıymetli dost hakkınız var. ancak.. Merhum Necip Fazıl'ın ifadesiyle söyleyeyim, ben ne şairim ne de fıkra muharriri, sadece etrafındaki olumsuzluklardan beyni zonklayanlardan biriyim. O nedenle sizler gibi edebi Kelime bulanmayabilirim belki ama gönlüme ve kalbime nebean eden duyguları elim ve dilim döndüğü kadar kelimelere dökmeye çalışıyorum. Herkesin şiir anlayışı ve anlatım tarzı aynı olmaya bilir. Olamaz da zaten farklılık zenginliktir hattı zatında.. Bana da soracak olursan sizin şair diye göklere çıkardığınız kimselerin ne ifadeleri bir ifadedir ne de anlatım tarzları bir tarzdır, eğer şairlik muğkak ifadeler ve gizemli sözcüklerle bir sur ve bir muamma dolu tumturaklı ifadeler ise ben şair değilim...Bence şiirde öyle dil kullanacaksın ki okuyan herkes anlamalı gatta bakkal x amca da anlamalı... Görüşünüze saygı duymakla birlikte bunları belirtmek istedim teşekkürler...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.