0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
313
Okunma

Geceler uzun değil aslında,
Biz suskunluğumuzu sığdıramıyoruz zamana.
Her gece biraz daha kendime yaklaşıyorum,
Ve biraz daha uzağa düşüyorum kendimden...
Kalbimde açtığım o eski sandık,
Çocukluğumun kırık oyuncaklarını saklıyor.
Bir gülüş, bir kırgınlık,
Bir de kimselere anlatamadığım ben kalmış içinde...
Ben miyim aynadaki suret?
Yoksa herkesin gördüğü bir maske mi takıyorum?
Kendime dönerken kayboluyorum,
Çünkü en karmaşık yolculukta içime yürüyorum...
Ruhumun ezgileri var,
Sözsüz, ama duyanın yüreğini delip geçen.
Bir keman gibi inliyor gecenin boşluğunda,
Her telinde ayrı bir sancı...
Bazen içimde bir melodi başlar,
Neşeyle değil ama umutla çalar…
Çünkü umut, bazen bir damla sessizliktir,
Sana ait olanı tekrar duyabilmektir...
Ben mi besteliyorum bu duyguları?
Yoksa hayat mı içime notalar serpiştiriyor?
Bir gözyaşı düşer, bir anı canlanır,
Ve bir şiir başlar kendiliğinden...
Bu gariplikler var ya…
Bir zamanlar beni delirtir sanırdım,
Şimdi fark ettim,
Beni “ben” yapan şeylermiş meğer...
Kime anlatırsam susardım,
Çünkü içimdeki karmaşayı kim anlayabilir?
Ama ben susarken,
Kalbim anlatmayı öğrenmiş kendiliğinden...
Gariplik değilmiş aslında;
Bir yalnızlığın içinde filizlenen farklılık,
Bir kalabalığın içinde hissedilen eksiklik…
Beni benden eden,
Aslında beni kendime döndürenmiş...
Ve şimdi biliyorum:
Gecemi gece yapan benmişim,
Ama ruhumun ezgileriyle kendimi yeniden yazmışım.
Garipliklerimle barışıp,
Geceye anlam katmışım...
Erol Kekeç/13.03.2025/Sancaktepe/İST
5.0
100% (1)