3
Yorum
18
Beğeni
5,0
Puan
356
Okunma

barut rengi kumaş üstüne
taşradan köprüler .
sadece bize mahsus .
suyun yüzüne süs
boyalı sümbül
kaldırımlar
adam
yaşını almışlar
ve çocuk .
kucağında gazel ,
bağın bahçenin üryan ,
fezanın sus
Yenişehir , Şükrüpaşa , Beşevler
sadece bize mahsus
bin yelkenli
ve atlas
yelteniş ufka olan sevdalara .
ama rüzgar
artık savruk saçlarında medfundur tarihin .
ki rahminde toprak ,
ellerinde gül ,
eteğinde diken ,
kanadında küf kokuyor ahirin .
akasya gövdesine sarmaşık
su çiçeğinde buruşuk ten
kavga , iddianın berisinde
ve suyun ürküten
sesiyle gecelerden birinde
takibindeyim Ömer’in .
kara surat ,
kızıl göz ,
diz bağında hançer ,
dil kökünde tevhid ,
anamın yanında
titrek dudak
ve hıçkırıklar münferit .
ben .
işte ben çakıl taşlarıyla tanışıklı .
feza’dan yağmur olupta
gözlerine yağan ben .
kenetlenip
yahut dağılıp toprağında ,
çamur demek ne haddime .
ellerinde koklayıp
dizlerinde oturduğum ,
ökçe, pabuç ve bağcıklar
sevgilimle ben işte .
sudur bakışları onun .
yarıp çatlatıyor tohumu .
serpiliyor fidan ,
köpürüyor çimen bak .
bak yeni atlaslar çiziliyor talihlere .
ve kavgaya tutuşuyor tepeler ,
en yükseği benim diye .
oturmuş bekliyor yelkenli .
sabır taşı
kemer
taşradan köprüler
yıkılıyor bak o tarihi gecelerde .
ve yeni baştan nüksediyor
devrim ,
küfür ve isyan .
göğüs duvarına yaslanan ,
namlu
barut rengi kumaş
annem ve su ,
sadece
bize
mahsustu .
m nharif
ü
5.0
100% (5)