1
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
335
Okunma

Aklım sende, fikrimse bir sokak ortasında dertte.
Nice engelleri aştım ama hâlâ yürek takılı cenkte.
Enjekte oluyor kötü düşünceler beynime tuhaf biçimde,
Korkma, bir dağ başında şehri aleve veren şeytan içimde.
Kaç şarkı yazıp her akşamında yaktım günlüğünü,
Küllüğü verdiler önüme, dediler: "Döndür düşündüğünü."
Kurcalayıp çözersem kördüğümü, bozacağım küskünlüğünü.
Yüzüm önüme asık, göremiyorum, inan gerçek yüzsüzlüğünü.
Hasret topraklarına ekmiştim son papatya tohumlarını.
Yokluğunla yeşerip baharda solacaktı şimdi topraklarını.
Ezip çiğneyen tırtılların sonunda kelebek rüyalarını
Süsleyip kolye olacaktı boynunun köşelerinde yaşamlarını.
Bilmediğim yollarının köşesinde sokak lambaları,
Üstünde martılar, altındaki aşkı yaşamıştı başkaları.
Ben ve sen kaçıp sarılmıştık, hatırlar mısın, sevdalım?
Neyse, kapatalım... Uyuman için gerekli mi eski yalanların?
Uzun süre sonra, üzerinde pembe bir elbisen,
Çok zaman oldu, taşınmışsın bu mahalleden.
Esiyor kokun hâlâ sokağımızın en önünden;
Özünden seven ben, vurulmuş sana kalbinden.
Diksiyonum farklı, bilirsin, dilim tutulur sana.
Tabiri caiz diyemem ama yasaksın gibi akla.
Kanla besledim aklımı, oluştu gözlerimde yara.
Kara’ymış kalbin içindeki evim, yanmış akşamında.
Uzağımda esiyor, sanki güneş değil sen gibi.
Kokun gelir, kelebekler özlenir yaşam misali.
Yazdığım şiirleri görmen, vermedi hiç teselli.
Bedelli tırnaklarla kazıdığım aşkında F tipi.
Cezaevi gibi görünen güneş kahvesi gözlerin.
Çıkmaya çalışsam da esir almış beni, bilemedin.
Kirlendin, sadece gülüşünde tomurcuk sevdin.
Nedendir bu, dünya savaşı yıllarında gidendin?
Şimdi kim kaldı sol yanında? Laşka bir yalan.
Hep aynı masal, hep aynı gün, başka yaran.
Kanan oyunu aç, ver eline, bu bak son kozun.
Ve fark ettim ki, benden aldığın sevgi soygun.
Korksun cihan, sırtla kalıp kaldırıma yatıp,
Kalkıp yürüyüp yağmurunda çamura batıp,
Ellerini demire vurup duvarında sabahlayıp,
Dayanamayıp silahı çekip kafana patlatıp,
Öleceksin.
Son soruyu melekler anlatır.