0
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
355
Okunma

Fil çoğalsa, dağ olsa da zulüm,
Bir Ebabil kanadında saklıdır hüküm.
Firavun yükselmiş, Nilden korku taşmış,
Ama her damla su, bir umudu taşır olmuş...
Sabır der zaman, bekle der gece,
Karanlık uzasa da ışık yine gelecek.
Zalim güler, sanırsın hiç ölmeyecek,
Oysa her nefes, Azrail’in gölgesinde büyüyecek...
Umut kesilmez, Ebabil uçar,
Küçük bir kuşta saklıdır büyük baharlar.
Dağ gibi korkulara inat,
İnsan yüreğinde büyütür, saadet tohumları rahat...
Firavun azsa da, Nilden umut kesilmez,
Her tufan bir kurtuluşa müjdeci ses.
Bir Musa dokunuşuyla bölünür deniz,
Ve zulüm, dalgalar arasında boğulur sessiz...
Sen ey mazlum, başını kaldır,
Yaradanın mutlak bir hesabı vardır.
Bugün suskun sanırsın gökleri,
Ama yıldırımların sessizliği aldatır her yeri...
Sabret hele, zamanın nabzı sabırda atar,
Ve her bekleyen gönül, zaferi tadar.
Azrail’den umut kesilmez asla,
Her ölüm yeni bir diriliştir aslında...
Kim demiş ki gece karanlıkla biter?
Her yıldız bir kandildir, kalbi titretir.
Zalimin ömrü uzunmuş, sanma ki ebedî,
Her haksız adımın sonu hesap defteri.
Yüreğinde büyüt sevdayı, umudu,
Her çiçek tohumla yeşerir, budur doğruluğu.
Ey insan, kırıldığın her anı unutma,
Rabbin yarattığı her yara bir kapıdır umuda...
Fil çoğalsa, Ebabilden umut kesilmez,
Çünkü hakikatin kanadı kırılmaz.
Her Ebabil gagasında bir ceza taşır,
Ve her mazlumun ahı göğe ulaşır...
Firavunlar gider, Musa’lar kalır,
Zulüm ebedî değildir, hakikat yakındır.
Sabret ey yolcu, yolun sonu vuslat,
Her zulmün ardından doğar, adaletin kanatları.
Erol Kekeç/29.03.2025/Hatay