17
Yorum
56
Beğeni
4,9
Puan
392
Okunma
Mekke’nin sıcak kumlarında, yetim bir çocuk yürüyordu. Ayakları, annesinin ve babasının izlerini arıyordu ama bulamıyordu. Yalnızlık, gölgesi gibi peşindeydi. Fakat o, bir çocuk kalbiyle bile biliyordu ki, Rabbi onunlaydı.
Yıllar geçti… O yetim, Mekke’nin en güvenilir insanı oldu. Ama dünya, adaletin güneşi doğmadan önce en karanlık zamanlarını yaşıyordu. Zulüm, sessizlerin sesini boğuyor, güçlüler zayıfları eziyordu. İşte o gün, Hira’da bir gece, Cebrail kanatlarını açtı ve “Oku!” dedi.
Oku… İnsanlığı aydınlatacak ilk emir, onun kalbine nakşedildi. Artık yalnız değildi. Onun sesi, adaleti haykıranların sesi oldu. Yetimlerin, kölelerin, kadınların sesi oldu. Kumlar arasında filizlenen bir rahmet, kalplerde açan en güzel gül oldu.
İnsanlar ona vurdu, yurdundan etti, taşladı… Ama o, affetti. Kinle değil, merhametle baktı. Yıllar sonra o şehre zaferle döndüğünde bile, intikam almak yerine ellerini açıp dua etti:
“Bugün size kınama yok, hepiniz serbestsiniz.”
Ve böylece dünya, affın en güzel hâlini gördü. Onun adı, çağları aştı. Çünkü o, sadece bir insan değil, bir rahmetti. Güllerin en güzeliydi.
Gecenin en siyah perdesine
Bir nur gibi düşen isim: Muhammed
Ay utançla saklanır, yıldızlar secdeye varır,
Cebrail’in kanadında doğar bir müjde,
Mekke’nin bağrında açar en güzel gül.
Gül dediysem, yalnız bir çiçek sanma,
Kainatın özü, kokusunda saklı,
Bir yetim dokunuşuyla suya dönen taş,
Bir sözle secdeye eğilen baş,
Rahmetin gölgesinde dinlenen aşklar.
Yetimlerin gözyaşında bir avuç merhamet,
Çöl susuzluğunda kevserin müjdesi,
Kan kokan yolların ortasında,
Bir güvercin kanadıyla gelen barış,
Bir zeytin dalında yükselen adalet.
Taş kalplerin yumuşadığı gün,
Dudaklardan dökülen en güzel çağrı,
O ki bir anne şefkatiyle eğildi insana,
O ki güneşi avuçlarında sakladı,
Karanlık çağları nura boğdu.
Adı anıldığında titrer felek,
Rüzgar, kokusunu cennetten alır,
Mekke’nin yollarında yetim bir iz,
Medine’nin sokaklarında gölgesi huzur.
Gül dedik ya, en güzelidir o…
Onu anlatmaya hangi kelime yeter?
Hangi şiir tamamlar rahmetin sesini?
Gözyaşları düştü mü toprağa,
Şiirin duvarlarına gizlenir cennet.
Adı bir dua gibi yankılanır gecede,
Zemzem suyu gibi berrak, ezan gibi yüce,
Melekler kanatlarında taşır onun müjdesini,
Gökler, ismini duyunca ürperir,
Ve yer, ona ayak basınca huzura erer.
O ki yetimliğin rahmetle taçlandığı yüz,
O ki suskun topraklara can veren söz,
Göğsünde ümmetin sancısını taşıyan,
Bir tebessümle en katı yüreği eriten,
Gül yapraklarında saklı en ince hikmet.
Gör ki Hira gecelerinde ışıldayan nuru,
Bir vahiy iner, karanlık çağlar aydınlanır,
Şairlerin susup ayetlerin konuştuğu vakit,
Bir kelam gelir, yürekleri tutuşturan,
Ve adalet, onun ayak izlerinde büyür.
Onu anlatmak için kaç asır gerek?
Kaç kelime yeter onun merhametine?
Gözlerinden dökülen her yaş,
Yetimlerin başını okşayan bir el,
Ve gökyüzüne yükselen bir duadır.
Kabe’nin gölgesinde büyüyen rahmet,
Şimdi her kalpte çiçek açan bir bahar,
Adını anınca bir gül açar dudaklarda,
Ve nehirler bile onun yoluna akar,
Çünkü o, güllerin en güzelidir.
5.0
96% (27)
1.0
4% (1)