Adalet, bir kutup yıldızı gibi yerinde durur, geri kalan her şey onun etrafında döner.-- konfiçyüs
hayatyolu
hayatyolu
@hayatyolu
VİP ÜYE

KUR'AN KAVRAM SÖZLÜĞÜ

12 Mart 2025 Çarşamba
Yorum
Şiirgram

KUR'AN KAVRAM SÖZLÜĞÜ

( 3 kişi )

1

Yorum

5

Beğeni

5,0

Puan

66

Okunma

KUR'AN KAVRAM SÖZLÜĞÜ

Kur’ân Kavram Sözlüğü-
S.A. çok bilgi edineceğiniz kavramlar...

1- Salât : Kur’ân”ımızda 90 ayette 99 defa --SALÂT-- sözcüğü geçer.! Salât nedir : Kur’ân”dan doğrusunu öğrenip ve sonra
da onu insanlara doğruyu anlatma işine SALÂT denir. ALLAH’ın hükümlerini Kitab’ı Kur’ân”dan, haramlarını ve helalini öğrenmek.
Bir insanın karanlıktan aydınlığa çıkması için ona bu şekilde bilmediklerini anlatmak, açmak ve farklı örneklerle ona idrak ettirmeye
çalışmak Salât’ın kendisidir. Salât budur. Kişi, kendi aklıma kendi alt yapıma, birikimlerime, geçmişteki yaşamış olduğum deneyim
ve tecrübelerime, kazanımlarıma güveniyorum deyip Kitab’ı Kur’ân”ı açıp kendi ana dilinde okumasıdır! Sonrada bir başka insana
anlatmasıdır. Zaten ALLAH onu Nisa 103’te senin üzerine farz kılmıştır. Allah’ın hükümleri ile Salât’ı kurumsallaştırması yani Salât’ı
“ekimu es-salâte” -onu ayağa dikin/kaldırın- emri ile İslam devleti haline getirmek. Allah’ın iman devleti modeli.
2- Mescidi HARAM : ALLAH’ın hükümlerinin yaşayıp yaşatıldığı ana komuta merkezi... ALLAH’In devlet yönetim sistemidir.
3- Zekat : ALLAH’ın Kitab’ındaki ayetler ile ALLAH’ın doğrularını öğrenmek ve atalar yalanlarından kurtulmak. Temizlenmektir...
4- Rükü : Tüm tarihi, tüm hadis ve din (tapınma-ruhbanlık) kitaplarını ataların uydurmuş olduğu öğretileri RET etmek... Ve
sadece ALLAH’ın Kitab’ını öğrenmek.
Rükü etmek : ALLAH’ı TEK öğretmen kabul etme seçimine RÜKÜ etmek denir..
5- Hacc : 4 ay boyunca tüm insanların Kur’ân eğitimi için yada müminlerin Allah yolunda olanlarla sosyal yardımlaşmaları için
“ulül emir” -Kur’ân"ı ilkelere uyan “Allah’ın hükümleriyle hüküm vermesi için seçilen ana yönetici kişi”- tarafından belirlenmiş
organizasyona katılmasıdır/ uymasıdır...
6- Secde : Allah’ın doğrularına eminlikle teslim olmak, saygılı olmak, biat etmek, itaat etmek ve boyun eğmek anlamlarına gelir...
Secde : Ayetlerden sonraki secde ise o ayetlere teslim olmak, saygısı olmak, itaat etmek ve kabul etmek anlamına gelir...
7- Sadaka nedir : YALNIZCA ALLAH’a ulaşan yolda olan müminlere verilen maddi destektir... Bakara 273, Tevbe 60
8- Melek : ALLAH in bizden önce yarattığı 3. veya 4. katta gökte yaşayan özellikle ALLAH’ın ordusu olarak görev alan kullarıdır...
9- Şeytan : İnsanın ALLAH’ın hükümlerinden yüz çevirerek kendini RABB İLAH İLAN ederek insanları ALLAH’ın yolundan yalanları
ile saptırmasına veya saptıran kişilere ŞEYTAN DENİR... Şeytan insanın sıfatıdır.
10- İblis : ALLAH’ın bizden önce yarattığı melekler içinde yer alan bir kuludur ... Emirden çıkmış ve cehenneme gidecek olan
kişidir... İnsanın nefsine saçma sapan telkinler vererek onu ALLAH’ın doğru yolunda çıkartmayı hedef almış bir düşmandır...
11- Cin : Geçmişte yaşamış ALLAH’a karşı gelmiş, kendi dinini hükümlerini insanlara din diye öğretmiş ölüp gitmiş şuan yaşamayan
TAYFANIN / TOPLULUĞUN cehennemliklerin ADI... Kelime anlamı olarak yabancı demektir... Süleyman’ın yanındaki yabancı işçiler.
12- Zikir : Kur’ân ayetlerini beyninizde durmadan doğrulayarak idrak edip öğüt almaya çalışmaktır...
13- Tesbih : ALLAH’ın emrettiği gibi hareket edip O’nun yasaları ve kanunları altında dosdoğru sıratel mustakim (ALLAH’a
ulaştıran yol) üzerinde olmak demek.ALLAH bir insana neden tesbih emri verir çünkü EMİRDEN, imandan doğru yoldan çıktığından
14- Hamd : Yerde ve -Gökte- (Allah’ın yönetiminde/arşında, Rabb’lığında, İlahlığında ve hüküm koyuculuğunda) maddi manevi
tüm -alemlerde- (hayatın içinde yaratılmış olan kategorilerde) AĞADA DAYIDA PAŞADA kimdir..? ALLAH’tır anlamına gelir...
Hamd : Tüm yaratılmış maddi manevi “alemlerde” (hayatın içinde yaratılmış olan kategorilerde) SÖZ SAHİBİ OLMAK
DEMEKTİR... TEK söz sahibi olmak demektir. ALLAH Tek söz sahibidir..!
15- Ruh : Bilgi demektir...
16- Rabb : yasa kanun hüküm kural koyucu demektir... Kısaca HAYAT KOÇU DEMEKTİR... İlah : Yönetici demektir.
17- Miskin : Çalışamayacak durumda olan yaşlı müminlere ya da özürlülere miskin denir... Gücü olan ama imkânı olmayan
demektir. Özürlülerin yani hem maddi hem manevi eksikliği olan, yeri yurdu olmayıp desteklenmesi gereken müminler anlamına
da gelir... Miskin emekli olmuş kişiler, yaşlı olduğu içinde emekli olabilir ya da engelli sakat olduğu içinde emekli olabilir...
18- Mümin : YALNIZCA ALLAH’ın yasa ve kanunlarına tabi olmuş diğer yasa kanun koyucuları ret etmiş kişi demektir... Mümin
olmak için tüm yasa ve kanunları çok iyi bilmek ŞARTTIR... Kur’ân”ı okuyup, ALLAH’ın hükümlerini öğrenip ve o hükümleri
kalpten (düşünce merkezinden) içten sindirdikten sonra bütün hayatını o hükümlerce “idame” ettirmeye mümin denir. ALLAH’ın
ayetleri/öğretileri ile pişmiş, emin ve tatmin olmuş kişi demektir.
19- ŞİRK KOŞMAK : ALLAH’ın yasa ve kanunlarına bir başka insanın yasa kanun haram ve helallerini ORTAK ETMEKTİR. Kendin
gibi bir insanı hayat koçu, kurtarıcı, rabb ve ilah ilan etmektir. Kişinin kendine yaptığı büyük bir zulümdür. Günümüz de üç şirk
koşma vardır.
1- Kendi nefsinin istek ve arzularını ALLAH’ın emirlerine ortak etmek.
2- Geçmişte yaşamış olan cinlerin yazmış olduğu hadis kitapları din öğretileri/kitapları/telkinleriyle onların haram ve helalleriyle
ALLAH ve peygamber adına uydurmuş haram ve helalleri ile ortak koşmaya şirk koşmak denir.
3- Siyasetçi denilen tayfanın partilerinin kendi kafasına göre laiklikle (dinin devlet işlerine, devletin din işlerine karışmaması
durumuyla) yasalarıyla kanunlarına tabi olması ve onlara oy vermesiyle ALLAH’a ne yapmış oluyor; ortak koşmuş oluyor.

20- İslam dini : İnsana uygulandığında selameti, barışı ve adaleti verecek olan yasalar ve kanunlar bütününe verilen addır...
21- Dua : ALLAH’ın öğüdüne uymak. ALLAH’ın yasaları ile yönetilmeyi istemek. Bu ise Kur’ân”a başvurmak ile olur...
22- Müslüman : ALLAH’ın hükümlerine teslim olmuş, iman etmiş ve selameti, barışı ve adaleti bulmuş kişi demektir..
23- Kur’ân : ALLAH’ın ayetleri birleştiğinde ANA MESAJA ULAŞMA işidir... Kur’ân”a ancak konu ile ilgili ayetleri birleştirip zikir
etmek ile ulaşılır....
24- Şükür : Onaylamak/kabullenmek demektir. Zıttı : nankör (reddetmektir). Rabb İlah olarak Yaradanı kabullenmek yaratılanı
değil. Bunca nimeti; (Allah’ın yaydığı tüm yeryüzünde yarattığı herşeyi) size verenin Allah olduğunu kabullenin anlamında. İman
edip ALLAH’ın reklam departmanı olan diğer insanlara malınla ve canınla Salât ederek ALLAH’ın davasını onaylayıp çalışma işidir...
1- ALLAH’a iman edeceksin.
2- ALLAH’ın reklam departmanı olan Salât’ında çalışacaksın.
3- Söze kulak veren insanların imanına vesile olacaksın... ŞÜKRÜN ANCAK bu şekilde ALLAH tarafından kabul edilir...
25- Salihatı yapmak : Bir başka insanın imanına vesile olmanın adıdır salihatı yapmak. ALLAH sana masraf etti ve onun karşılığını
ALLAH’a, o canının ve malının gücünü yansıtarak, ALLAH’a ulaşan yolda çalışarak ve gayret/çaba göstererek bir başka insanın
imanına vesile olarak ALLAH’a bir ödünç verirsen eğer ALLAH’ın masrafı boşa gitmez. ALLAH bundan hoşnut olur. Ve salihat:
SALÂT’ı AYAĞA DİKİP MESCİDİ HARAMI KURMAKTIR. Yazılan bu son cümle ise, peygamberimiz bile zor bela yaptı o işi. Bizler o
güce sahip değiliz. Kimse sahip değil. O yüzden bizim yapabileceğimiz en güzel salihatı yapma işi: önce kendiniz ALLAH’a iman
edeceksiniz sonra da Kur’ân”ın kavramlarını idrak edip öğrenip/kavradıktan sonra, kalbi (düşünce merkezi, gerçek imanı) İslam’a
ısındırılacak ve kazandırılacak olan yani “hak” eden bir başka insanın imanına vesile olduğunuz zaman, siz ALLAH katında en kral
kul oluverirsiniz.
26- Kader : ALLAH’ın tüm evrene koymuş olduğu değişmez fizik kanunları demektir... Buna Kur’an”da sünnetullah Allah’ın
değişmeyen yasası, kanunu yani insanın etrafına konmuş maddi manevi sınırlar denir... ALLAH insana kader yazmayı kendi
seçimlerine bırakır... ALLAH iman edecek hak eden içinde iman kumaşı sağlam olan kullarına kader yazar…
27- Kuş : İnsanın kaderi AMEL DEFTERİ DEMEKTİR... Hayatı sonundaki Z RAPORU demektir... KİŞİ kendi kuşunu kendi tutar.... Yani
kendi kaderini kendi yazar... Ali İmran 49. Haberci demektir.. Kuş kelimesini ayette geçtiği cümleye göre anlam verilir..
28- Ölü diri ne demektir : Ölü : Kur’ân”a göre ölü imansız, Kur’ân”sız ve ALLAH’sız insan demektir... DİRİ : İman etmiş yüzünü
ALLAH’a dönmüş ve Kur’ân”ı tek hayat rehberi edinmiş kişi demektir.
29- Zina : Ruhsatsız (nikahsız) cinsel ilişkiye girmek demektir.
30- Dabbetül ARZ : Ahirette, üstünde cansız diye dolaştığın toprağın dile gelip senin hakkında ALLAH’a şahitlik etmesidir...Bütün
yeryüzünde üretilmiş olan eşyalar. Yaşadığın evin duvarları, giydiğin giysilerin ve çevrenizdeki tüm eşyalar hepsi topraktan çıktığı
için hepsi sizin an ve an ne halt yiyorsanız hepsine şahit. O yüzden cansız varlık diye bir şey yok kâinatta. Neml 82
31- Riba/Faiz : Bankaya parayı verip al bu parayı herkese sat bana da kar payı ver demektir... Para ALLAH’ın yasakladığı işlere
kullanılırsa sana da o günahtan pay vardır... Para ile satmak veya almak işi HARAMDIR... Ticaret helaldir.
32- Siyam (oruç sözcüğünün çoğulu) : Kur’ân”da ALLAH’ın yasakladığı 5 günahtan birini işlersen tövbenin kabulü için istenen
kefaretin adıdır.. Siyam’da emredilen şey kişinin Kur’ân ile mescidlerde “Akif İtikaf’ta” gâyet bilinçli olarak bir şeye odaklanarak
olmasıdır...Beş günah ise:
1) Hacc eğitimi aldıktan sonra tıraş rahatsızlığı için istenen Kefaret. Bakara 196
2) Öldürme: KAZA İLE ADAM ÖLDÜRME BEDELİ TÖVBENİN KABUL OLMASI için istenen Kefaret. Nisa 92
3)Yemin:SÖZLEŞMEYE UYMAYIP KARŞI TARAFI MAĞDUR ETMENİN BEDELİ TÖVBENİN KABUL OLMASI için istenen Kefaret.Maide 89
4) Hacc’da iken av hayvanı öldürmek, Ekosisteme zarar vermenin Kefareti. Maide 95
5) Zıhar: Eşinden sıkılıp sen bana anamın sırt gibisin deyip ve artık ben kendime yeni güzel bir kadın bulacağım deyip de
BULAMAYINCA PİŞMAN olup eşine dönmek isteyen kişinin eşine yaptığı bu saygısızlık yüzünden tövbesinin kabul olması ve
nikâhına dönmeden önce EŞİNİN KENDİNE TEKRAR HELAL OLABİLMESİ için ödeyeceği Kefaret. Mücadele 2-4
33- Savm (oruç sözcüğünün tekili) : ALLAH’a gaf yaptığınız, O’na güvensizlik yada saygısızlık yaptığınızda susup onu zikredip
kendinizi düzeltmeniz ve özgür dilemenizdir. Meryem 26
34- Takva : ADAM GİBİ ADAM OLMAKTIR... Takva adamlık -elbisesidir- (libasen). Kim en doğru ve en dürüst yalansız hilesiz
şartlar, ağır bastığında doğruluğun adamlıktan ödün vermiyorsa işte o en takvalı yani en dürüst olan odur. ALLAH’a karşı edepli ve
saygılı olmak. Allah’ın doğruları ile eminlikle doğrulanmış olan olmak. Allah’ın Salât’ı ile Salât’lanmış olmak.
35- Sultan : Delil, kanıt demektir... Doğru olduğunuza ve doğru söylediğinize dair kanıt, delil ve belge demektir...
36- Münafik : Hem kafir hem mümin hem doğru hem yanlış insan demektir... ŞARTLARA GÖRE BUKALEMIN GİBİ renk değiştiren
mümin taklidi ya da kâfir şeytanlık yapan kişi demektir. İkiyüzlü, bozguncu demektir.
37- Kafir : ALLAH’ın ayetlerini BİLEREK üstünü kapatan hakkı gizleyen ve çarpıtan insanların ona erişmesini engelleyen kişi..

38- Arafat : DOĞRUYU YANLIŞI Ayırt edemediğiniz hal demektir. Kişinin neyi idrak edip ve neyi idrak edememesi konusunda
netleşememesi.
39- ARAFAT’tan İNMEK : Belirsizlikten kurtulmak demektir...Kişinin gözü açılınca, ALLAH ne, Kitab’ı ne, dini ne ve hükümleri ne
biliyorum demiş olunca kişi Arafat’tan inmiş oluyor. ALLAH; kişiye bak sen Arafat’tan indin diyor, benim sana kendimi öğrettiğim
şekilde artık idrak et ve beni öyle an diyor. Arafat’tan inmek budur.
40- Cennet : Bahçe demektir. Ahiretteki ana yurdumuz demektir...
Cehennem : Lav çukuru, suçluların ölçülü ceza/acı veren yeri.
41- Tavaf : Hacc organizasyonun yapıldığı yerde dolaşmak demektir... Oraya sadece merakından gelmiş kişi demektir.
42- Kiyam : AYAĞA KALKMAK, KALDIRMAK DEMEKTİR... Desteklemek demektir.
43- Ahiret: Bu hayattan sonraki esas sonsuz hayatımız demektir...
44- Son Saat : Gök, tavan delindikten sonra güneş, ay ve yıldızların yer yüzüne düşeceği insanlığın son bulacağı SON 1 SAATE
VERİLEN ADDIR....
45- Yıldız : ALLAH’n ayetleri delilleri demektir... Bir dinin yıldızları özellikle İbrahim’in yıldızları diye hitabı... O dinin delilleri
necmleri ana temaları demektir... Necm suresi ve İbrahim suresi kıssasında geçer…
46- Din : YASA, KANUN, -HÜKÜM- DEMEKTİR... Sen hangi partinin yasa, kanunlarına ve hükümlerine yâda
(RUHBANLIK) tapınan bir din adamının hadislerine, haramlarına ve helallerine tabi isen o senin dinin olur.
47- Helal : Serbest demektir. Haram : Yasak demektir.
48- Resül - Nebi : ALLAH’ın ayetlerini vahiy alan size getiren kişi demektir...
49- Bela : ALLAH’ın canınla malınla tüm yaşamış olduğun bu hayatla seni “deneyim ve tecrübe” sahibi yapıp pişirmesi demektir...
Ayetlerde bela kelimesini imtihan diye çevirmek YANLIŞTIR...
50- Bekke yani MEKKE: İnsanların kalabalık olduğu yer demektir.Günümüzde İbrahim’in Bekkesi yani Mekke sosyal medyalardır.
51- Beşer : Boş, imansız insan demektir.
52- Cibril yani cebr : Kur’ân”ın diğer adıdır.. Kur’ân kendinden önceki Kitab’ları tasdikleyen İÇİNDE ANLATTILAN SOFA YANİ
KISSALAR İLE tamamlayan mükemmelleştiren olduğu için CEBİR ADINI ALMIŞTIR...
53- Diyet vermek demek : İşlediğiniz suçun bedelini para cinsinden ödemek demektir...
54- Fisk : Temiz veya kirli olduğuna emin olmadığınız, haram veya helal olduğuna emin olmadığınız maddi veya manevi İŞLER
DEMEKTİR.
55- Gayb : HAKKINDA bilginizin olmadığı bilgiler anlamına gelir...
56- Haşr, haşretmek : Toplamak bir araya getirmek yeniden yaratmak.
57- j
58- Şefaat : ALLAH’ın Kitab göndermesi peygamberle size eğitim vermesi yada gökteki melekleri ile sizin Salât’ınızda başarılı
olmanız için size özel olarak yaptığı destektir... Cennete gidebilmeniz için ALLAH’ın razı olduğu kullarına DERİN SALÂT EĞTİMİDİR.
Bir kişiye bilmediklerini konusunda/hakkında yardımcı olmak, öğretmenlik etmek demektir.
59- Müteşabih : Kur’ân”da anlatılan kıssaların geçmişteki ve günümüzdeki karşılığı demek.
60- Mühkem : Kur’ân”daki uyulması gereken HÜKÜMLER, YASALAR ve KANUNLAR DEMEK...
61- İmtihan : ALLAH imtihan etmez, doğrusu ALLAH insanı b e l a l a n d ı r ı r yani “deneyim ve tecrübe” sahibi yapıp
pişirir... Ayetlerde imtihan diye çevrilen kelime “ibtelâ” Bakara 124’te beladır ya da fitnedir. ALLAH dünyayı imtihan için değil,
kimin güzel işler yapacağını ve DOĞRULUKLA çalışanlar kimler, onları seçip HAKETTİKLERİ “ adn “ CENNETE koymak için yarattı.
Belalanmak: Kısaca eğitilmek, deneyim sahibi olmak ve karakter pişirilmesi demektir.
62- Rüşd : Kur’ân”a rüşd ancak tüm ayetleri Salât edip idrak etmekle olunan şeydir... Bir kişinin ergenliği 40 yaşında biter ve
40’tan sonrada rüşd olma hayatınız başlar. Rüşd olabilmek için Kur’ân”ı yalayıp yutması gerekir... Rüşd ancak Kur’ân ile olunur..
63- Hikmet : Kur’ân”ın hükümlerini %100 idrak etmiş, onu gerçekten kalpten (düşünce merkezinden) içten sindirmiş ve doğru
hükmü verebilecek kaliteye, olgunluğa ve pişkinliğe sahip olmaya hikmet denir. Kur’ân”dan doğru hüküm çıkartabilmek demektir.
64- Hikmet sahibi olmak demek : Kur’ân”dan kendi hayatına doğru hüküm çıkartabilecek kalitede insan demektir.
65- Furkan : Kur’ân ayetlerinde anlatılan doğruyu, hakkı batıldan ayırma işini sıratel mustakimde (ALLAH’a ulaştıran yolda)
karanlıktan aydınlığa çıkartan Kur’ân”ın bilgisinde iyice idrak ettikten sonra, yanlışın yanlış olduğunu ilim ile ayırt edebilme
yeteneği demektir.... Doğru görünen şeyin içerisindeki yanlışı görebilme yeteneğidir.

66- Şehru Ramadan : Şehr bir şeyin açığa çıkması demektir. Ramadan ise zorluğun, sıkıntının ve psikolojik baskının batılın insanın
üstüne çökmesi demektir...
67- Şehru Ramadan Türkçe’de : Kara günler, zor günler insanın başının dara düşmesi gibi vs. söylemlerin kuranın adıdır...
68- Burhan : Ayetlerin ulaştırdığı ana mesajı görmek... Ona ulaşmak demek...
69- Nimet - Rızk : Nimet maddi yiyecekler olarak genel olarak anılır...Rızk ise maddi manevi tüm ikramlar demek...
70- Talut – Calut : Talut calut bir isimdir kavram değildir... Bakara 249
71- İman : Kendi kendini ALLAH’ın öğretileri ile pişirip ALLAH’ı tek hüküm koyucu olarak kabul ederek ve yalnız O’nun
hükümleriyle hayatınızı idame ettirmeyi öğrenmiş bir insan olmak demek. . İman sabır, eğitim, akıl işi, Şartlar ağır bastığında
doğruyu söyleyebilecek karakteri doğruyu savunacak karakteri gösterme işi. Nisa 65’e bak ltf.
72- Kur’ân”da sefer : ALLAH’ın emretmiş olduğu Salât’ı ve Kur’ân”ı insanlara tebliğe çıkmaya verilen ad SEFERDİR... Birinin
imanına vesile olma işi, ona Salât etme, ona Kur’ân”ı tebliğe çıkma işine verilen addır sefer. Peygamber sefere çıkıyor,
peygambere ne diyorlar.. “Ya bu sıcakta sefere mi çıkılır Ya Resulallah, hele otur oturduğun yerde” diyorlar Tevbe 81.
Peygamberimiz ne diyor.. “Cehennem bundan daha sıcak, ben gidip tanımadığım bir insan varsa tebliğ yapacağım diyor, ALLAH’ın
ayetlerini okuyacağım diyor. ALLAH bana seferi -Salât- ile emretti” diyor.
Tevbe suresi 42. ayet : Eğer sefer, yakın bir kazanç ve sıradan bir sefer olsaydı, onlar kesinlikle seni izlerlerdi. Fakat o
yapılması zor olan iş kendilerine uzak geldi. Bununla beraber, “Bizim de gücümüz yetseydi, kesinlikle sizinle beraber elbette
çıkardık” diye Allah’a yemin edecekler –kendilerini yıkıma uğratıyorlar– ve Allah biliyor ki onlar, kesinlikle yalancı kimselerdir.
73- Şehit : ALLAH’ın Salât’ı davası, ALLAH’ın reklam departmanında çalışırken öldürülen kişiye verilen addır....Yalnızca bu yolda
ölen kişiye verilen addır. Rabb’ınız ALLAH dediğiniz için, ALLAH’ın derdi ile dertlenmenin yolu üzerinde iken, ALLAH’ın ayetlerini
tebliğ ederken biri geldi sizi öldürdü, otomatikman sorgusuz sualsiz direk şehitsiniz. Hemen ALLAH katında hiç bilmediğiniz ve
idrak edemediğiniz rızıklanma moduna, yani anında hemen başka bir bedene naklediliyormuşsunuz gibi farklı bir hayata
geçiyorsunuz. Ölmüyorsunuz, bak çok net ölüm yok. ALLAH onlara ölü demeyin diyor. Bakara 154: Ve Allah yolunda
öldürülenlere, “Ölüler” demeyin. Aslında onlar diridirler. Fakat siz bilincine ermiyorsunuz. Ali İmran 169: Allah yolunda
öldürülenleri de sakın ölüler sanma. Tam tersi onlar diridirler, Allah’ın armağanlarından verdiği şeylerle sevinçli olarak
Rabb’ları katında rızıklanmaktadırlar.
74- Kıble : ALLAH’ın davası, ALLAH yolu sıratel mustakim (ALLAH’a ulaştıran yol) demektir... Diğer insanlara Salât’ı ulaştırmak
onların imanına vesile olmak ve Salât’ı mescid haline getirme amacına ve hedefine niyetine KIBLE DENİR. Kıbleniz, sizi atalar
dininden cehenneme götüren hadislerden, yanlıştan ve pislikten yüzünüzü nerede olursanız olun ALLAH’ın kıblesi olan ALLAH’ın
yolu olan sıratel mustakime (ALLAH’a ulaştıran yola) yani batıldan yüzünüzü hakka ALLAH’a ulaştıran yola Kur’ân”a çevirin diyor.
75- Sihrun Kur’ân”da SİHİR : Yalan veya doğru sözle etki altına almak … Sünnetullah Allah’ın değişmeyen yasası, kanunlarına
yani insanın etrafına konmuş maddi manevi sınırlara göre mucize, keramet, fantastik, büyü ve sıra dışı bir güç yeryüzünde ASLA
YOKTUR... Yeryüzünde her şey matematik, fizikle ve kimyaladır.
76- Büyü : İlaçla uyuşturup eşekleştirerek, içine cin girdi ve şeytan girdi yalanları ile karşıyı İLİZE yani illüzyon ederek kitleyerek
kandırmaktır... Kişiyi bir yalana inandırıp bilinci düğümlemişler. BÜYÜ KESİNLİKLE YOKTUR.. Kur’ân”da harut marut insandır ve
onlar şarlatan yalancılardır. Harut ve Marut için bakın Bakara 102
77- Felak suresindeki Düğüme Üflemek : Bir toplumu yada bir insanı yalanlarla kandırmak etkisiz hale getirmek batıla
inandırmak demektir... HAKTAN YOLUNU yalanla saptırmak demektir... İnsanların sorgulama/düşünme hakkını özgürlüğünü
kapatan kişiler bilinci düğümlerler. Mikrofonu eline alanlar televizyonlardan insanları nasıl düğümlüyorlar.. İşte yalanlarla
düğümlüyorlar. İnsanların sorgulama/düşünme hakkını özgürlüğünü kapatan kişiler onların bilinçlerini düğümlerler.
78- Felak : Her şeyin birbiri içinden yarılarak yani evrimleşerek çıkması gelişmesi yaratılması demektir... Darwin’in evrimi ile bu
evrimin kesinlikle alakası yok. Felak yani sünnetullah Allah’ın değişmeyen yasası, kanunu yani insanın etrafına konmuş maddi
manevi sınırların kurallarına göre evrim Kur’ân”da felak olarak geçer. Felak elmanın diyelim çekirdeği, ALLAH onu felak ettirecek
yani elmanın çekirdeğini kendi içinden yarılarak çıkartacak olan emri ona sünnetullahı Allah’ın değişmeyen yasasını, kanununu
yani insanın etrafına konmuş maddi manevi sınırları ALLAH verdiği için, o emri ona veren kişi ALLAH olduğu için onun Rabb’ı
oluyor.
79- Nur : Hem ışık demek hem de kişiyi karanlığın, cahilliğin ateşinden ALLAH’ın ilminin aydınlığına çıkartan Kur’ân”ın bilgi
kümesine nur denir.
80- İbadet : ALLAH’ın hükümlerine tabi olma, o hükümlere kayıtsız şartsız teslim olma işine ve o hükümlerce yaşama işine
ALLAH’a ibadet etmek denir. ALLAH’ın emir ve isteklerine uyan kişi, yol demektir.
81- Menna - Selva : Lütüf ve özel ilgi alaka demek...Bakara 57, Araf 160, Taha 80
82- Sur’a birinci üfleniş : Bir işin başlaması için emir vermek. Yasin 51, Kaf 20, Müddesir 8, Taha 102, Neml 87, Enam 73,
Kehf 99, Müminin 101, Hakka 13, Nebe 18. Sur’a ikinci üfleniş : Zümer 68

83- Şiar / Şeair : Bir yıldızın adı diye biliniyor KESİN BİLGİ YOK... Tutulacak bir yol, Kur’ân”i ilkem. Bilgi, bilinç. Necm 49
84- Yecüc ve Mecüc : İki kavmin adı. Biri imanlı diğeri imansız. İzmirli, İstanbullu demek gibi. Türkçemizdeki tam karşılığı ise kuzu
postuna bürünmüş kurt demektir. Kehf 93-98, Enbiya 94-97
85- Arş - Sema : ARŞ, ALLAH’n bulunduğu en yüksek tepedir. Sema ALLAH’ın yönetimi demektir.
86- Ebabil : Bir kuşun adı... Fil 3
87- Nutfe - Alak : Nutfe Döl demek... Necm 46. Alak ise nuftenin yani dölün yumurta içine girerek gelişmeye başlamış hali.
Alak ana rahminde tutunup asılı duran yapışkan bir nesnedir.
88- Yetim, Kelale : Yetim sahipsiz kimsesiz kişi demek. Nisa 176
89- Akifun olmak : Akif olmaya çalışmak demek; Kur’ân ışığında mescidlerde gayet bilinçli olmaya odaklanarak hataları gözden
geçirip, önce sonra (before after) yapma demektir.
90- Hurun : Özel bir şekilde müminler için saklanmış olan ve daha önce yaşamış hiçbir insan ve cinnin hayali bile dokunmamış
korunaklı nice güzellikler anlamında demektir. Rahman 72, Vakia 22
91- ARAF : Cennetle cehennemin arası. Arafta : Ortada kalanlar demek. Maddi manevi özürlü olan insanlar demek. Allah’a
ulaşan yolda olan bir insan hicret ediyor, hicret ederken yolda öldürüldü. O kişi Araf’a gidiyor. Bir kişi mesala iman edecekti ve
başına bir hastalık geldi, aklını beynini kaybetti özürlü bir insana dönüştü. Oda Araf’a gidecek. Böyle hep arada kalmış olan yani
iman edecekken iman etme fırsatı elinden alınmış olan bir yerlere sıkışmış olan demek. Kişisel gelişimini tamamlayamayan ama
içinde de iman kumaşı olanları ALLAH biliyor. ALLAH onların içinde Halisler, Salihler, Müminler, Muttakiler, Muhlisler, Muhsinler
ve Müflihunlar öyle iman kumaşı olan insanları cehenneme atmıyor. İçini bildiği için onları Araf’a alıyor. Araf’takiler o yüzden
Araf’talar. Net değiller. İçinde iman kumaşı olan insanlar, ama eğitimini tamamlayıp bizim gibi Salât imkânı bulamamış, Kur’ân”a
erişememiş, ALLAH’a ve peygambere hicret ederken çıkmış ve yolda ölmüş. Hep böy7le işi yarım kalmış. Hayatı yarım kalmış
insanlardan oluşuyor Araf’ta toplananlar. Mesala adam 30 yaşına kadar yaşamış ve başına bir hastalık gelmiş ve içinde de iman
edecek kumaş var, ALLAH onu biliyor. Önü kesilmiş, gerek kendi hastalığından dolayı, gerek atalarından dolayı, gerek savaştan,
ölümden, musibetten ve depremden dolayı, Allah onu ne yapıyor, cehenneme atmıyor. Sen git Araf’a geç diyor ve kişi "Rabb’ım
ben burada ne yapacağım" diyor ve ALLAH’da ona orada eğitimini tamamlayacaksın diyor. Sonra da senide cennete dahil
edeceğim diyor. Araf’ta olan insanlar eğitimi yarım kalmış insanlar, belalanması (deneyimi ve tecrübesi) yarım kalmış insanlardan
oluşuyor. Orada hızlandırılmış eğitim veriliyor.
Araf (orta) 47-49. Ayetler
47. Gözleri ateş ashâbına (halkına) çevrilince, “Rabb’ımız! Bizi bu hainlerle birlikte bulundurma” derler.
48-49. Kur’ân bölümleri bilgisine sahip kimseler, alâmetlerinden tanıdıkları kimselere seslenip, “Topluluğunuz ve
büyüklendiğiniz şeyler size yarar sağlamadı, Allah’ın, rahmetine –ki bu rahmet, Allah’ın “Girin cennete, size kaygı yoktur,
üzülmeyeceksiniz de” diye verdiği sözdür– erdirmeyeceğine yemin ettikleriniz, şunlar mı?” derler.
92- Mele & Mele i Alâ : Mele melik: Yönetici hükümdar demektir... Mele i ala ise Kur’ân ışığında insanın eriştiği süper bilgi
birikimi, deneyim, anlayışla dolu olma ve dolu olan depo demektir... Kur’ân, herkesin ihtiyacını karşılayacağı her şey ile
dopdoludur; herkesin ihtiyaç duyduğu/duyacağı bilgiler, eksiksiz olarak Kur’ân”da depo edilmiştir. Ana kaynağa ulaşmak. Pişmek.
93- Mehdi : Pişmiş, olgunlaşmış kişi demektir. Belli bir makama, mevkie, pişkinliğe ve Kur’ân”ı eğitime vakıf olmuş kişi demektir.
O mevkie oturmuş kişi demektir. İlim insanı/sahibi. Kur’ân eğitimini tamamlamış. Kim ilimle derinleşmişse o makama oturmuş kişi
demektir. İman etmiş Salât eğitimini tamamlamış aydınlığa çıkmış her kişi mehdidir. Kur’ân okumuş aydınlanmış, doğruyu yanlışı
ayırt etmiş, batılı hakkı iyice idrak etmiş kişi demek. İnsanlar bu kavramların içini öyle boşaltıp kirletmişler ki, düzeltmemiz
mümkün değil. Allah, doğrunun tanımını yüce Kur’ân”a göre yaptığını söylesen bile onlar seni dışlıyor. Mehdi; Kur’ân okumuş
aydınlanmış, doğruyu yanlışı ayırt etmiş, batılı hakkı iyice idrak etmiş ve Salât ile ilimle takvanın en son mertebelerine erişmiş kişi
demek.
Mehdi : İslam’da kıyametten önce gelerek dünyayı adaletle dolduracağına, akıllarına ihanet eden gerçeği örten insanlar
tarafından inanılan kurtarıcıdır. İslamiyet’in tek kaynağı Kur’ân”da “Mehdi” ile ilgili bir tek ayet, bir tek işaret bulunmamasına
rağmen, Müslümanlar arasında böyle bir inancın oluşması, Yahudi ve Hristiyan inançlarındaki “Mesih” inancına dayanmaktadır.
Kur’ân”da İsa peygamberin lakabı olarak geçen “Mesih” l-mesiha ve l-mesihu sözcüğü (Nisa; 157, Maide; 72, 75)’de geçer.
94- Gıybet : Hakkı söylemeniz gereken yerde söylememenize gıybet denir. Hucurat 12’de geçen "ölü kardeşinizin etini yemek"
aslında onun hakkını yemektir. Sen bir yerde bir şeye şahitsindir, orada doğruyu hakkı zikretmen gerekiyor, zikretmediğin zaman
doğruyu söylemediğin zaman gıybet etmiş olursun. Bir insan hakkında ya da bir şey hakkında doğruyu gizlediğin zaman ne yapmış
olursun ’kul hakkına girmiş" olursun. Ölü kardeşin eti ile bunu yan yana getirirsen çok daha iyi anlarsın.
95- Vicdan : ALLAH’ın bizzat Kendisinin sizinle konuşması demektir. Karakterini düzlesin diye.
96- Kulluk : İradeli bilinçli itaattir.
Sevgiler ve saygılar...

Paylaş
Beğenenler
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (3)

5.0

100% (3)

Kur'an kavram sözlüğü Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Kur'an kavram sözlüğü şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KUR'AN KAVRAM SÖZLÜĞÜ şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
hayatyolu
hayatyolu, @hayatyolu
12.3.2025 22:56:40
5 puan verdi
Bilgi edineceğiniz Kur'an kavramları.
Lütfen okuyun....
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ