2
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1323
Okunma
biri beni fark etsin diyor gibi
güleç
içinde keskin burgu hançeri
yüzünde ışık yalancı
utanmadan anlatıyor kızcağız
keskinden daha ince
yalnızlığın değirmen taşı
iki tonda yansıyor yüzüne
öğütüyorlar diyor beni
kara bahtım gibi ömrümün kara taşlarını
sense bir avuç un beyazdan daha belirgince
telaşın var
anlamlı konuşuyor dudakların
diyorsun
bir avucundan da ne olacak
eser kalmaz her şey yavaşlar birinde günün
siyahı ve beyazı korkulu düşlerin
dönen bu taşlar da eriyip bitmeyecekler mi bir gün
masanın koltuk yanında sen
derin ve yeşil bakışlarında ben
anlat diyesi geliyor daha da anlat
insanın içinden Gökben hanım
anlatsam da dinleyenim olsa diyor gibi sesin
şu kısacık
bir çay sunumluk ânında senin ve benim
beyazı senden bana
siyahı benden sana düşüncelerin
dağlar kadar yük yükledin sırtıma
bir güzel kız Gökben
gençlikten ortalara dem almakta
hüzünden sakınıp saklarken avurtlarını yalancıktan
anlam katmaktalar yaşamlarına nicelerinin
yaşamdan anlayanlarına
işsiz kızlar her yerdeler
ince narin elleri
ince dal bedenleri
sessiz ve yine inceden dilekleri
bir yaşam daha gelip göçer bir yerlerden
penceresine bir serçe konar
ve av peşinde bir kedinin sinsi titremeleri
23 ekim 2010 Denizli
5.0
100% (1)