0
Yorum
4
Beğeni
1,0
Puan
174
Okunma
Maziyi döküştürdüm, görseniz neler çıktı
Var gücümle kendimi, yokuşlara saldım ben
Bir kısmı çok güzeldi, bir kısmı beni yıktı
Çobanlık mesleğinde, çok aç susuz kaldım ben.
Kıl çadırdan, obaya, eksilmez gelen giden
Atını mahmuzlarken, dağlarda sürü güden
Bir motor kazasında, hayata veda eden
Çerçi Halil amcadan, lokum şeker aldım ben.
Çay kenarında gördüm, sepetçi Çingenleri
Daniş hoca toplardı, üfleyerek cinleri
Altın için kazardık, antik şehir inleri
Her çapa vuruşumda, kırık testi buldum ben.
Ağaçlara tırmanmak, çok büyük bir emekti
Gayemiz her meyveyi, bedavadan yemekti
Yakalanma cezası, tekme tokat demekti
Ütmelik nohut mısır, karpuz kelek çaldım ben.
Tabanımda dikenler, seke seke teklerdim
Kuşlar için kurduğum, tuzakları yoklardım
Oltamı yemleyerek, gün altında beklerdim
Balık avlamak için, göletlere daldım ben.
Ekini biçmek için, orakları biledim
Çeç başında kalburla, arpa buğday eledim
Çatmayla harman dövdüm, kısrakları suladım
Harara saman deptim, çalışırken yıldım ben.
Elim sende, saklambaç, oyunların başıydı
Çelik çomak, kör ebe, göremeyen şaşıydı
Güvercin taklasının, on üç on dört yaşıydı
Kavga döğüş cabası, hem ağladım güldüm ben.
Yayladan sahillere, fırsat yoktu göçecek
Bekle ki kör talihin, sana kapı açacak
Kar yağınca hayvanlar, ne yiyip ne içecek
Deste deste ot biçtim, arpa buğday yoldum ben.
Necati’m çocukluğun, tere tepe aşmaktı
Eşekler benden önde, arkasından koşmaktı
Eh işte ara sıra, türkülerle coşmaktı
Daha yaşım küçükken, büyük adam oldum ben.
Necati OCAKCI – 09.02.2025-
ANTALYA
1.0
100% (1)