4
Yorum
23
Beğeni
5,0
Puan
482
Okunma
Gece, kendini unutan harita,
çizgileri solmuş, yönleri silinmiş.
İçinden geçen yolları izliyorum,
adımlarım gölgelerin ötesine düşüyor.
Ellerin, kapanmayan eski defter,
sayfaları ağır, cümleleri eksik.
Göğsüne uzanıyorum,
orada saklı kalan sessizliği okşuyorum,
soğuk bir mermerin yüzeyinde yankılanan dua.
Tenimizin unuttuğu dillerde yazılmış hikâye,
kimse bilmez,
sıcak temas,
vakti gelmemiş kehanetlerin çatlağında bekleyen sözcük.
Ve biz,
rüya ile uyanıklık arasındaki sarkaç,
zamanın boşluğuna düşerken
dokunuşun içinde kaybolduk—
şimdi her şey,
karanlığın içinde mühürlenmiş bir niyet.
O, dünyayı çıplak elleriyle söküp atsaydı bile,
beni avuçlarının çizgilerinde saklardı.
5.0
100% (7)